بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَقَالَ إِنْ هَٰذَآ إِلَّا سِحْرٌ يُؤْثَرُ ﴿٢٤

«Bu, dedi, (sihirbazlardan öğrenilib) rivayet edilen bir sihirden başkası değil».

— Hasan Basri Çantay

إِنْ هَٰذَآ إِلَّا قَوْلُ ٱلْبَشَرِ ﴿٢٥

«Muhakkak bu, insan sözünden başkası değil».

— Hasan Basri Çantay

سَأُصْلِيهِ سَقَرَ ﴿٢٦

Onu cehenneme sokacağım ben.

— Hasan Basri Çantay

وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا سَقَرُ ﴿٢٧

Sen biliyor musun, cehennem nedir?

— Hasan Basri Çantay

لَا تُبْقِى وَلَا تَذَرُ ﴿٢٨

Hem (bedeninden hiçbir eser) bırakmaz (hepsini helak eder), hem yine (eski haaline getirib aynı azâbı yapmakdan) vaz geçmez o,

— Hasan Basri Çantay

لَوَّاحَةٌ لِّلْبَشَرِ ﴿٢٩

insana çok susamışdır.

— Hasan Basri Çantay

عَلَيْهَا تِسْعَةَ عَشَرَ ﴿٣٠

Üzerinde on dokuz (melek) vardır.

— Hasan Basri Çantay

وَمَا جَعَلْنَآ أَصْحَٰبَ ٱلنَّارِ إِلَّا مَلَٰٓئِكَةًۙ وَمَا جَعَلْنَا عِدَّتَهُمْ إِلَّا فِتْنَةً لِّلَّذِينَ كَفَرُواْ لِيَسْتَيْقِنَ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلْكِتَٰبَ وَيَزْدَادَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِيمَٰنًاۙ وَلَا يَرْتَابَ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلْكِتَٰبَ وَٱلْمُؤْمِنُونَۙ وَلِيَقُولَ ٱلَّذِينَ فِى قُلُوبِهِم مَّرَضٌ وَٱلْكَٰفِرُونَ مَاذَآ أَرَادَ ٱللَّهُ بِهَٰذَا مَثَلًاۚ كَذَٰلِكَ يُضِلُّ ٱللَّهُ مَن يَشَآءُ وَيَهْدِى مَن يَشَآءُۚ وَمَا يَعْلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ إِلَّا هُوَۚ وَمَا هِىَ إِلَّا ذِكْرَىٰ لِلْبَشَرِ ﴿٣١

Biz o ateşin bekçi (lik) lerine meleklerden başkasını me'mur etmedik. Sayılarını da küfredenler için — başka değil — ancak bir fitne yapdık ki kendilerine kitâb verilenler sağlam bilgi edinsin (ler), îman edenlerin de inanları artsın. (Hulâsa) hem kendilerine kitâb verilenler, hem mü'minler (bu hususda) şüpheye düşmesin (ler). Kalblerinde maraz bulunanlarla kâfirler dahi «Allah bu (aded) le, misâl olarak, yeni murad etmiş?» desin (ler). İşte Allah, kimi dilerse böylece şaşırtır, kimi de dilerse doğru yola getirir. Rabbinin ordularını kendisinden başkası bilmez. O, insan (lar) için öğüdden başkası değildir.

— Hasan Basri Çantay

كَلَّا وَٱلْقَمَرِ ﴿٣٢

Fakat ne gezer! Andolsun aya,

— Hasan Basri Çantay

وَٱلَّيْلِ إِذْ أَدْبَرَ ﴿٣٣

(Gündüzün hitâmiyle) dönüb geldiği zaman geceye,

— Hasan Basri Çantay

وَٱلصُّبْحِ إِذَآ أَسْفَرَ ﴿٣٤

ağardığı dem sabaha ki,

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR