بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

ثُمَّ قُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ ﴿٢٠

Sonra kahr olası nasıl biçti.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra yine canı çıkası nasıl da öşçüp biçti.

— İbni Kesir

Yine kahrolası, nasıl ölçtü biçti!

— Diyanet İşleri

Yine kahr olası, nasıl ölçü yapdı o?!

— Hasan Basri Çantay

Bir daha kahrolası, nasıl bir değerlendirme yaptı?

— Seyyid Kutub

ثُمَّ نَظَرَ ﴿٢١

Sonra baktı.

— İbni Kesir

Sonra (Kur’an hakkında) derin derin düşündü.

— Diyanet İşleri

Sonra bakdı.

— Hasan Basri Çantay

Sonra baktı,

— Seyyid Kutub

ثُمَّ عَبَسَ وَبَسَرَ ﴿٢٢

Sonra kaşını çattı ve ekşiyerek surat astı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra kaşlarını çattı, suratını astı.

— İbni Kesir

Sonra yüzünü ekşitti, kaşlarını çattı.

— Diyanet İşleri

Sonra (ümîdsizliğinden ve öfkesinden) kaşlarını çatdı, suratını asdı.

— Hasan Basri Çantay

Sonra suratını astı ve kaşlarını çattı.

— Seyyid Kutub

ثُمَّ أَدْبَرَ وَٱسْتَكْبَرَ ﴿٢٣

Sonra ardına döndü ve büyüklük tasladı da.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra da sırt çevirip büyüklük tasladı.

— İbni Kesir

(23-24) Sonra arkasını döndü ve büyüklük taslayıp şöyle dedi: “Bu, ancak nakledilegelen bir sihirdir.”

— Diyanet İşleri

En son arka çevirdi ve büyüklük tasladı da,

— Hasan Basri Çantay

Sonra yüz çevirdi, büyüklük tasladı.

— Seyyid Kutub

فَقَالَ إِنْ هَٰذَآ إِلَّا سِحْرٌ يُؤْثَرُ ﴿٢٤

Bu, dedi "başka değil, bir sihri müser.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve dedi ki: Bu; sadece öğretilegelen bir büyüdür.

— İbni Kesir

(23-24) Sonra arkasını döndü ve büyüklük taslayıp şöyle dedi: “Bu, ancak nakledilegelen bir sihirdir.”

— Diyanet İşleri

«Bu, dedi, (sihirbazlardan öğrenilib) rivayet edilen bir sihirden başkası değil».

— Hasan Basri Çantay

Ve dedi ki; «Bu Kur'an eskilerden aktarılan bir büyüdür.

— Seyyid Kutub

إِنْ هَٰذَآ إِلَّا قَوْلُ ٱلْبَشَرِ ﴿٢٥

Başka değil kavli beşer".

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bu; ancak bir insan sözüdür.

— İbni Kesir

“Bu, ancak insan sözüdür.”

— Diyanet İşleri

«Muhakkak bu, insan sözünden başkası değil».

— Hasan Basri Çantay

O kesinlikle insan sözüdür.»

— Seyyid Kutub

سَأُصْلِيهِ سَقَرَ ﴿٢٦

Yaslıyacağım onu Sekare.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ben, onu Sekar'a yaslayacağım.

— İbni Kesir

Ben onu “Sekar”a (cehenneme) sokacağım.

— Diyanet İşleri

Onu cehenneme sokacağım ben.

— Hasan Basri Çantay

Onu Sekar'a atacağım.

— Seyyid Kutub

وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا سَقَرُ ﴿٢٧

Bilirmisin hem ne sekar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sekar'ın ne olduğunu bilir misin sen?

— İbni Kesir

Sekar’ın ne olduğunu sen ne bileceksin?

— Diyanet İşleri

Sen biliyor musun, cehennem nedir?

— Hasan Basri Çantay

Sekar nedir, biliyor musun?

— Seyyid Kutub

لَا تُبْقِى وَلَا تَذَرُ ﴿٢٨

Ne bakıyye kor ne bırakır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O, ne geri bırakır, ne de azabdan vazgeçer.

— İbni Kesir

Geride bir şey koymaz, bırakmaz.

— Diyanet İşleri

Hem (bedeninden hiçbir eser) bırakmaz (hepsini helak eder), hem yine (eski haaline getirib aynı azâbı yapmakdan) vaz geçmez o,

— Hasan Basri Çantay

Geride hiçbir şey bırakmaz, ondan hiçbir şey kurtulmaz.

— Seyyid Kutub

لَوَّاحَةٌ لِّلْبَشَرِ ﴿٢٩

Beşere susamış bir susuz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Deriyi kavurandır.

— İbni Kesir

Derileri kavurur.

— Diyanet İşleri

insana çok susamışdır.

— Hasan Basri Çantay

Bütün insanların dikkatlerini üzerinde yoğunlaştırır.

— Seyyid Kutub

عَلَيْهَا تِسْعَةَ عَشَرَ ﴿٣٠

Üzerinde on dokuz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onun üzerinde ondokuz vardır.

— İbni Kesir

Üzerinde on dokuz (görevli melek) vardır.

— Diyanet İşleri

Üzerinde on dokuz (melek) vardır.

— Hasan Basri Çantay

On dokuz tane görevlisi vardır.

— Seyyid Kutub

AYARLAR