بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَٱلسَّمَآءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ ٱلْمِيزَانَ ﴿٧

O, göğü yüksek yarattı ve tartı ilkesini koydu.

— Seyyid Kutub

أَلَّا تَطْغَوْاْ فِى ٱلْمِيزَانِ ﴿٨

Tartıda titiz olun diye.

— Seyyid Kutub

وَأَقِيمُواْ ٱلْوَزْنَ بِٱلْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُواْ ٱلْمِيزَانَ ﴿٩

Teraziyi doğru tutunuz, sakın eksik tartmayız.

— Seyyid Kutub

وَٱلْأَرْضَ وَضَعَهَا لِلْأَنَامِ ﴿١٠

Allah, yeryüzünü canlıların ayakları altına serdi.

— Seyyid Kutub

فِيهَا فَٰكِهَةٌ وَٱلنَّخْلُ ذَاتُ ٱلْأَكْمَامِ ﴿١١

Orada türlü türlü meyvalar, salkımlı hurma ağaçları var.

— Seyyid Kutub

وَٱلْحَبُّ ذُو ٱلْعَصْفِ وَٱلرَّيْحَانُ ﴿١٢

Yine orada yapraklı taneler, hoş kokulu bitkiler var.

— Seyyid Kutub

فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿١٣

Ey insanlar ve cinler, peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

— Seyyid Kutub

خَلَقَ ٱلْإِنسَٰنَ مِن صَلْصَٰلٍ كَٱلْفَخَّارِ ﴿١٤

O insanı pişmiş çamuru andıran kuru balçıktan yarattı.

— Seyyid Kutub

وَخَلَقَ ٱلْجَآنَّ مِن مَّارِجٍ مِّن نَّارٍ ﴿١٥

Cinleri de dumansız alevden yarattı.

— Seyyid Kutub

فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿١٦

Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

— Seyyid Kutub

رَبُّ ٱلْمَشْرِقَيْنِ وَرَبُّ ٱلْمَغْرِبَيْنِ ﴿١٧

O iki doğunun da Rabbidir, iki batının da.

— Seyyid Kutub

AYARLAR