بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

ثُمَّ دَنَا فَتَدَلَّىٰ ﴿٨

Sonra yaklaştı, yere doğru uzandı.

— Seyyid Kutub

فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنَىٰ ﴿٩

Öyle ki, Peygamberle araları iki yay aralığı ya da daha yakın oldu.

— Seyyid Kutub

فَأَوْحَىٰٓ إِلَىٰ عَبْدِهِۦ مَآ أَوْحَىٰ ﴿١٠

O anda Allah dilediği mesajı Kul'una vahyetti.

— Seyyid Kutub

مَا كَذَبَ ٱلْفُؤَادُ مَا رَأَىٰٓ ﴿١١

O'nun gönlü, gözünün gördüğünü yalanlamadı.

— Seyyid Kutub

أَفَتُمَٰرُونَهُۥ عَلَىٰ مَا يَرَىٰ ﴿١٢

Siz şimdi gözü ile gördükleri hakkında O'nunla tartışmaya mı girişiyorsunuz?

— Seyyid Kutub

وَلَقَدْ رَءَاهُ نَزْلَةً أُخْرَىٰ ﴿١٣

O, Cebrail'i bir başka inişinde de görmüştü.

— Seyyid Kutub

عِندَ سِدْرَةِ ٱلْمُنتَهَىٰ ﴿١٤

En uçtaki ağacın (Sidretü'l-Münteha'nın) yanında.

— Seyyid Kutub

عِندَهَا جَنَّةُ ٱلْمَأْوَىٰٓ ﴿١٥

Yanıbaşında me'va cenneti vardı.

— Seyyid Kutub

إِذْ يَغْشَى ٱلسِّدْرَةَ مَا يَغْشَىٰ ﴿١٦

O sırada ağacı yaman bir şey bürümüştü.

— Seyyid Kutub

مَا زَاغَ ٱلْبَصَرُ وَمَا طَغَىٰ ﴿١٧

Muhammed'in gözü ne yana kaydı ve ne de öteye geçti

— Seyyid Kutub

لَقَدْ رَأَىٰ مِنْ ءَايَٰتِ رَبِّهِ ٱلْكُبْرَىٰٓ ﴿١٨

O gerçekten Rabb'inin bazı büyük ayetlerini gördü.

— Seyyid Kutub

AYARLAR