بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَمَا يَنطِقُ عَنِ ٱلْهَوَىٰٓ ﴿٣

Ve hevadan söylemiyor.

— Elmalılı Hamdi Yazır

إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْىٌ يُوحَىٰ ﴿٤

O sade bir vahiydir ancak vahyolunur.

— Elmalılı Hamdi Yazır

عَلَّمَهُۥ شَدِيدُ ٱلْقُوَىٰ ﴿٥

Talim etti ona kuvveleri şiddetli.

— Elmalılı Hamdi Yazır

ذُو مِرَّةٍ فَٱسْتَوَىٰ ﴿٦

Bir kuvvet sahibi, hemen duruklandı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَهُوَ بِٱلْأُفُقِ ٱلْأَعْلَىٰ ﴿٧

Ve o en yüksek ufukta idi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

ثُمَّ دَنَا فَتَدَلَّىٰ ﴿٨

Sonra yaklaştı da tedellî etti.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنَىٰ ﴿٩

Onunla arasındaki mesafe, iki yay kadar, yahut daha az kaldı da.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَأَوْحَىٰٓ إِلَىٰ عَبْدِهِۦ مَآ أَوْحَىٰ ﴿١٠

Verdi kuluna verdiği vahyi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

مَا كَذَبَ ٱلْفُؤَادُ مَا رَأَىٰٓ ﴿١١

Gözün gördüğünü kalb tekzib etmedi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

أَفَتُمَٰرُونَهُۥ عَلَىٰ مَا يَرَىٰ ﴿١٢

Şimdi siz ona o görüşüne karşı mücadele mi ediyorsunuz?

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَقَدْ رَءَاهُ نَزْلَةً أُخْرَىٰ ﴿١٣

Kasem olsun ki o onu bir deha da inişinde gördü.

— Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR