بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ يُحْىِۦ وَيُمِيتُۖ رَبُّكُمْ وَرَبُّ ءَابَآئِكُمُ ٱلْأَوَّلِينَ ﴿٨

Ondan başka ilah yoktur. Diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbınızdır, sizden önceki atalarınızın da Rabbıdır.

— İbni Kesir

بَلْ هُمْ فِى شَكٍّ يَلْعَبُونَ ﴿٩

Hayır, onlar şüphe içinde oynayıp dururlar.

— İbni Kesir

فَٱرْتَقِبْ يَوْمَ تَأْتِى ٱلسَّمَآءُ بِدُخَانٍ مُّبِينٍ ﴿١٠

Öyleyse sen gözle. Göğün açıkça bir duman çıkaracağı gün;

— İbni Kesir

يَغْشَى ٱلنَّاسَۖ هَٰذَا عَذَابٌ أَلِيمٌ ﴿١١

İnsanları bürüyecektir. Bu; elim bir azabdır.

— İbni Kesir

رَّبَّنَا ٱكْشِفْ عَنَّا ٱلْعَذَابَ إِنَّا مُؤْمِنُونَ ﴿١٢

Rabbımız; bu azabı bizden kaldır. Doğrusu biz, artık mü'minleriz.

— İbni Kesir

أَنَّىٰ لَهُمُ ٱلذِّكْرَىٰ وَقَدْ جَآءَهُمْ رَسُولٌ مُّبِينٌ ﴿١٣

Nerede onlarda öğüt almak? Kendilerine gerçeği açıklayan bir peygamber gelmişti.

— İbni Kesir

ثُمَّ تَوَلَّوْاْ عَنْهُ وَقَالُواْ مُعَلَّمٌ مَّجْنُونٌ ﴿١٤

Ondan yüz çevirmişler; belletilmiş delinin biri, demişlerdi

— İbni Kesir

إِنَّا كَاشِفُواْ ٱلْعَذَابِ قَلِيلًاۚ إِنَّكُمْ عَآئِدُونَ ﴿١٥

Biz, az bir süre için azabı kaldıracağız. Ama siz, eski halinize döneceksiniz.

— İbni Kesir

يَوْمَ نَبْطِشُ ٱلْبَطْشَةَ ٱلْكُبْرَىٰٓ إِنَّا مُنتَقِمُونَ ﴿١٦

Onları çarptıkça çarpacağımız gün; şüphesiz intikam alırız.

— İbni Kesir

وَلَقَدْ فَتَنَّا قَبْلَهُمْ قَوْمَ فِرْعَوْنَ وَجَآءَهُمْ رَسُولٌ كَرِيمٌ ﴿١٧

Andolsun ki; onlardan önce Firavun kavmini de denemiştik ve onlara kerim bir peygamber gelmişti.

— İbni Kesir

أَنْ أَدُّوٓاْ إِلَىَّ عِبَادَ ٱللَّهِۖ إِنِّى لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ ﴿١٨

Allah'ın kullarını bana teslim edin. Doğrusu ben, size gönderilmiş emin bir peygamberim.

— İbni Kesir

AYARLAR