بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

حمٓ ﴿١

Ha, Mim.

— İbni Kesir

وَٱلْكِتَٰبِ ٱلْمُبِينِ ﴿٢

Apaçık kitaba andolsun ki;

— İbni Kesir

إِنَّا جَعَلْنَٰهُ قُرْءَٰنًا عَرَبِيًّا لَّعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ ﴿٣

Düşünüp anlayasınız diye gerçekten Biz, onu arabça bir Kur'an kılmışızdır

— İbni Kesir

وَإِنَّهُۥ فِىٓ أُمِّ ٱلْكِتَٰبِ لَدَيْنَا لَعَلِىٌّ حَكِيمٌ ﴿٤

O nezdimizdeki ana kitabdadır. Şanı yücedir, hikmet doludur.

— İbni Kesir

أَفَنَضْرِبُ عَنكُمُ ٱلذِّكْرَ صَفْحًا أَن كُنتُمْ قَوْمًا مُّسْرِفِينَ ﴿٥

Haddi aşan bir kavimsiniz diye, sizi o Kur'an'la uyarmaktan vaz mı geçelim?

— İbni Kesir

وَكَمْ أَرْسَلْنَا مِن نَّبِىٍّ فِى ٱلْأَوَّلِينَ ﴿٦

Daha öncekilere nice peygamberler göndermiştik.

— İbni Kesir

وَمَا يَأْتِيهِم مِّن نَّبِىٍّ إِلَّا كَانُواْ بِهِۦ يَسْتَهْزِءُونَ ﴿٧

Kendilerine bir peygamber gelmeyedursun mutlaka onunla alay ederlerdi.

— İbni Kesir

فَأَهْلَكْنَآ أَشَدَّ مِنْهُم بَطْشًا وَمَضَىٰ مَثَلُ ٱلْأَوَّلِينَ ﴿٨

Biz, bunlardan daha güçlü olanları helak ettik. Öncekilerin misali geçti.

— İbni Kesir

وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ خَلَقَهُنَّ ٱلْعَزِيزُ ٱلْعَلِيمُ ﴿٩

Andolsun ki; onlara: Gökleri ve yeri kim yarattı? diye sorsan, muhakkak: Onları Aziz, Alim yaratmıştır, diyeceklerdir.

— İbni Kesir

ٱلَّذِى جَعَلَ لَكُمُ ٱلْأَرْضَ مَهْدًا وَجَعَلَ لَكُمْ فِيهَا سُبُلًا لَّعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ ﴿١٠

O ki; yeri, sizin için bir beşik kılmış, doğru gidesiniz diye orada yollar var etmiştir.

— İbni Kesir

AYARLAR