بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

لِتَسۡتَوُۥاْ عَلَىٰ ظُهُورِهِۦ ثُمَّ تَذۡكُرُواْ نِعۡمَةَ رَبِّكُمۡ إِذَا ٱسۡتَوَيۡتُمۡ عَلَيۡهِ وَتَقُولُواْ سُبۡحَٰنَ ٱلَّذِي سَخَّرَ لَنَا هَٰذَا وَمَا كُنَّا لَهُۥ مُقۡرِنِينَ ١٣

Ki sırtlarına kurulasınız, sonra üzerine kurulduğunuzda Rabbiniz’in nimetini anıp diyesiniz: tenzih o sübhâne ki bunu bize müsahhar kılmış, yoksa biz bunu yanaştıramazdık.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ta ki bunların üzerine oturunca, Rabbınızın nimetini anarak: Bunları bize müsahhar kılan ne yücedir, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik, diyesiniz.

– İbni Kesir

(12-14) O, bütün çiftleri yaratan, üzerlerine kurulasınız, sonra da, kurulduğunuzda, Rabbinizin nimetini hatırlayasınız ve “Bunu hizmetimize veren Allah’ın şanı yücedir. Bunlara bizim gücümüz yetmezdi. Şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz” diyesiniz diye sizin için bindiğiniz gemileri ve hayvanları yaratandır.

– Diyanet İşleri

(13-14) Tâki sırtlarında karaar kılasınız, sonra üzerlerine yerleşince (kalblerinizle) Rabbinizin ni'metini iyice düşünesiniz ve (dilinizle de) «Bunları bize râmeden Allahın şânı ne yücedir, münezzehdir. Yoksa biz bunlara güc yetiremezdik. Biz herhalde, ancak Rabbimize dönüb gidicileriz», diyesiniz.

– Hasan Basri Çantay

Böylece onların sırtına binip, üzerlerine yerleşince, Rabbinizin nimetini anarak «Bunu bizim hizmetimize veren Allah'ın şanı yücedir, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik» demeniz içindir.

– Seyyid Kutub

وَإِنَّآ إِلَىٰ رَبِّنَا لَمُنقَلِبُونَ ١٤

Ve her halde biz dönüp dolaşıp Rabb’imize varacağız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve biz, şüphesiz Rabbımıza döneceğiz.

– İbni Kesir

(12-14) O, bütün çiftleri yaratan, üzerlerine kurulasınız, sonra da, kurulduğunuzda, Rabbinizin nimetini hatırlayasınız ve “Bunu hizmetimize veren Allah’ın şanı yücedir. Bunlara bizim gücümüz yetmezdi. Şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz” diyesiniz diye sizin için bindiğiniz gemileri ve hayvanları yaratandır.

– Diyanet İşleri

(13-14) Tâki sırtlarında karaar kılasınız, sonra üzerlerine yerleşince (kalblerinizle) Rabbinizin ni'metini iyice düşünesiniz ve (dilinizle de) «Bunları bize râmeden Allahın şânı ne yücedir, münezzehdir. Yoksa biz bunlara güc yetiremezdik. Biz herhalde, ancak Rabbimize dönüb gidicileriz», diyesiniz.

– Hasan Basri Çantay

Biz şüphesiz Rabbimize döneceğiz deyin.

– Seyyid Kutub

وَجَعَلُواْ لَهُۥ مِنۡ عِبَادِهِۦ جُزۡءًاۚ إِنَّ ٱلۡإِنسَٰنَ لَكَفُورٞ مُّبِينٌ ١٥

Öyle iken tuttular kullarından ona bir cüz tasladılar, hakikat insan çok nankör, açık bir küfürbazdır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ama onlar; kullarından bir kısmını, O'nun bir parçası saydılar. İnsan, gerçekten apaçık bir nankördür.

– İbni Kesir

Böyle iken (“melekler Allah’ın kızlarıdır” demek suretiyle) kullarından bir kısmını O’nun parçası saydılar. Şüphesiz insan apaçık bir nankördür.

– Diyanet İşleri

(Böyle iken) kullarından kimi Ona bir cüz' isnâd etdiler. Hakıykat, insan açıkça küfürbazdır!

– Hasan Basri Çantay

Böyle iken kafirler Allah'a çocuk isnad ettiler. İnsan gerçekten apaçık nankördür, gerçeği inkar eder.

– Seyyid Kutub

أَمِ ٱتَّخَذَ مِمَّا يَخۡلُقُ بَنَاتٖ وَأَصۡفَىٰكُم بِٱلۡبَنِينَ ١٦

Yoksa o, yaratıp durduğu mahlûklarından kendine kızlar edindi de oğullarla imtiyazı size mi verdi?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yoksa; Allah, yarattıkları arasından kızları kendisine alıp oğulları size mi ayırdı?

– İbni Kesir

Yoksa, Allah, yarattıklarından kendisine kızlar edindi de, oğulları size mi seçip ayırdı?

– Diyanet İşleri

Yoksa O, yaratmakda olduklarının içinden (kendisine) kızlar edindi de oğlanları size mi ayırıb seçdi?!

– Hasan Basri Çantay

Demek Allah, yarattıkları arasından kızları kendisine alıp da oğulları size verdi öyle mi?

– Seyyid Kutub

وَإِذَا بُشِّرَ أَحَدُهُم بِمَا ضَرَبَ لِلرَّحۡمَٰنِ مَثَلٗا ظَلَّ وَجۡهُهُۥ مُسۡوَدّٗا وَهُوَ كَظِيمٌ ١٧

Halbuki içlerinden biri o Rahman’a fırlattığı mesel ile kendisi tebşir kılındığı vakit yüzü simsiyah oluyor da kederinden yutkunup yutkunup dolukuyor.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ama Rahman'a isnad edilen kız evladla onlardan birisi müjdelenince; yüzü kapkara kesilir de öfkesinden yutkunur durur.

– İbni Kesir

Onlardan biri, Rahmân’a örnek kıldığı (isnad ettiği kız çocuğu) ile müjdelendiği zaman, öfkesinden yüzü simsiyah kesilir.

– Diyanet İşleri

Onlardan birine O çok esirgeyici (Allaha) isnâd etdiği bir benzerle müjde verildiği zaman o, gamla dolu ve ebkem bir halde, yüzü kapkara kesiliyor.

– Hasan Basri Çantay

Fakat Rahman olan Allah'a isnad ettiği kız evlat kendilerinden birine müjdelenince, o kimsenin yüzü simsiyah kesilir, öfkesinden yutkunup durur.

– Seyyid Kutub

أَوَمَن يُنَشَّؤُاْ فِي ٱلۡحِلۡيَةِ وَهُوَ فِي ٱلۡخِصَامِ غَيۡرُ مُبِينٖ ١٨

Ya o zînet içinde yetiştirilecek de muhasamaya gelince beceremiyecek olanı öyle mi?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yoksa süs içinde yetiştirilip de mücadelede açık olmayanı mı?

– İbni Kesir

Süs içerisinde (narin bir biçimde) yetiştirilen ve tartışmada (delilini erkekler gibi) açıklayamayanı mı Allah’a isnad ediyorlar?

– Diyanet İşleri

(Onlar) süs içinde yetişdirilmekde olub da kendisi mücâdele (hüccetini) açıklamayan kişiyi mi (Allaha nisbet ediyorlar)?

– Hasan Basri Çantay

Demek süs içinde yetiştirilerek mücadele gücü olmayanı mı Allah'a isnad ediyorsunuz?

– Seyyid Kutub

وَجَعَلُواْ ٱلۡمَلَٰٓئِكَةَ ٱلَّذِينَ هُمۡ عِبَٰدُ ٱلرَّحۡمَٰنِ إِنَٰثًاۚ أَشَهِدُواْ خَلۡقَهُمۡۚ سَتُكۡتَبُ شَهَٰدَتُهُمۡ وَيُسۡـَٔلُونَ ١٩

Rahmanın kulları olan melâikeyi de dişi yaptılar, yaradılışlarına şâhid mi idiler? Şehadetleri yazılacak ve sorguya çekilecekler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar; Rahman'ın kulları olan melekleri de dişi saydılar. Yaratılışlarını mı görmüşler. Onların şehadetleri yazılacak ve onlar sorguya çekileceklerdir.

– İbni Kesir

Onlar, Rahmân’ın kulları olan melekleri de dişi saydılar. Onların yaratılışına şahit mi oldular? Onların (yalan) şahitlikleri yazılacak ve sorgulanacaklardır.

– Diyanet İşleri

Onlar, O çok esirgeyici (Allah) ın bizzat kulları olan melekleri de dişiler yapdılar! Onların yaratılışlarında hazır mı idiler?! Onların (bu yalan) sahicilikleri yazılacak, onlar sorguya çekileceklerdir.

– Hasan Basri Çantay

Onlar Rahman'ın kulları olan melekleri de dişi saydılar. Acaba meleklerin yaratılışını mı gördüler? Onların bu şahidlikleri yazılacak ve sorguya çekilecekler.

– Seyyid Kutub

وَقَالُواْ لَوۡ شَآءَ ٱلرَّحۡمَٰنُ مَا عَبَدۡنَٰهُمۗ مَّا لَهُم بِذَٰلِكَ مِنۡ عِلۡمٍۖ إِنۡ هُمۡ إِلَّا يَخۡرُصُونَ ٢٠

Bir de dediler ki Rahman dilese idi biz onlara tapmazdık, bu babda onların bir ilimleri yoktur sâde atıyorlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve derler ki: Eğer Rahman dilemiş olsaydı; biz, onlara ibadet etmezdik. Onların bu konuda bir bilgileri yoktur. Onlar, yalnız yalan söyleyip dururlar.

– İbni Kesir

“Eğer Rahmân dileseydi, biz onlara kulluk etmezdik” dediler. Bu konuda hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece yalan söylüyorlar.

– Diyanet İşleri

Dediler ki: «Eğer o çok esirgeyici (Allah) dileseydi biz bunlara tapmazdık». Onların buna dâir hiçbir bilgisi yokdur. Onlar yalandan başka bir şey söylemiyorlar.

– Hasan Basri Çantay

Ve derler ki: “Eğer Rahman dilemiş olsaydı biz onlara kulluk etmezdik.” Buna dair bir bilgileri yoktur onların. Onlar sadece vehimde bulunuyorlar.

– Seyyid Kutub

أَمۡ ءَاتَيۡنَٰهُمۡ كِتَٰبٗا مِّن قَبۡلِهِۦ فَهُم بِهِۦ مُسۡتَمۡسِكُونَ ٢١

Yoksa biz onlara bundan evvel bir kitap vermişiz de ona mı tutunuyorlar?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yoksa; daha önce onlara bir kitab verdik de ona mı tutunuyorlar?

– İbni Kesir

Yoksa bundan önce onlara bir kitap verdik de ona mı sarılıyorlar?

– Diyanet İşleri

Yoksa biz kendilerine bu (Kur'an) dan evvel (iddialarına yer veren) bir kitab verdik de şimdi onlar buna mı tutunuculardır?

– Hasan Basri Çantay

Yoksa bundan önce onlara bir kitab verdik de ona mı sarılıyorlar?

– Seyyid Kutub

بَلۡ قَالُوٓاْ إِنَّا وَجَدۡنَآ ءَابَآءَنَا عَلَىٰٓ أُمَّةٖ وَإِنَّا عَلَىٰٓ ءَاثَٰرِهِم مُّهۡتَدُونَ ٢٢

Hayır, şöyle dediler: bizler, atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk, biz de onların izlerince giderek murada ereriz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır, dediler ki: Doğrusu biz, atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk ve biz de onların izlerinden gitmekteyiz.

– İbni Kesir

Hayır! Onlar sadece, “Şüphesiz biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk ve biz onların izlerinden gitmekteyiz” dediler.

– Diyanet İşleri

Bil'akis (şöyle) dediler: «Gerçek biz atalarımızı bir ümmet (bir dîn) üzerinde bulduk. Biz de hakîkaten onların izleri üstünden doğruya erdirilmişleriz».

– Hasan Basri Çantay

Hayır! Sadece «Biz babalarımızı bu din üzerinde bulduk, biz de onların izinde gidiyoruz» dediler.

– Seyyid Kutub

وَكَذَٰلِكَ مَآ أَرۡسَلۡنَا مِن قَبۡلِكَ فِي قَرۡيَةٖ مِّن نَّذِيرٍ إِلَّا قَالَ مُتۡرَفُوهَآ إِنَّا وَجَدۡنَآ ءَابَآءَنَا عَلَىٰٓ أُمَّةٖ وَإِنَّا عَلَىٰٓ ءَاثَٰرِهِم مُّقۡتَدُونَ ٢٣

Yine böyle senden evvel hangi memlekette bir nezîr gönderdikse onun refahlı takımı demişti ki: bizler atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk biz de onların izlerine uyarız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Senden önce de hangi kasabaya bir uyarıcı gönderdiysek; o kasabanın varlıklıları sadece dediler ki: Doğrusu biz, babalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk ve biz de onların izlerine uymaktayız.

– İbni Kesir

İşte böyle, biz senden önce hiçbir memlekete bir uyarıcı göndermedik ki, oranın şımarık zenginleri, “Şüphe yok ki biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk. Biz de elbette onların izlerinden gitmekteyiz” demiş olmasınlar.

– Diyanet İşleri

Senden evvel her hangi bir memlekete fena akıbetleri haber verici hiçbir peygamber göndermedik ki ille oranın refah erbabı da böylece «Gerçek biz atalarımızı bir ümmet (bir dîn) üzerinde bulduk. Biz de hakîkaten onların izlerine uymuşlarız» demiş (ler) dir.

– Hasan Basri Çantay

İşte böyle senden önce hangi memlekete uyarıcı gönderdiysek, mutlaka oranın ileri gelen zenginleri: «Biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız» dediler.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu