بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

قَالُواْ بَل لَّمْ تَكُونُواْ مُؤْمِنِينَ ﴿٢٩

Onlar da derler ki: Hayır, siz zaten iman edenler olmamıştınız.

— İbni Kesir

وَمَا كَانَ لَنَا عَلَيْكُم مِّن سُلْطَٰنٍۭۖ بَلْ كُنتُمْ قَوْمًا طَٰغِينَ ﴿٣٠

Bizim, sizin üstünüzde bir hakimiyetimiz de yoktu. Aksine siz, azgınlar topluluğu oldunuz.

— İbni Kesir

فَحَقَّ عَلَيْنَا قَوْلُ رَبِّنَآۖ إِنَّا لَذَآئِقُونَ ﴿٣١

Bunu için Rabbımızın sözü, üzerimize hak oldu. Doğrusu biz, tadacak olanlarız.

— İbni Kesir

فَأَغْوَيْنَٰكُمْ إِنَّا كُنَّا غَٰوِينَ ﴿٣٢

Sizi azdırdık; çünkü biz de azgınlardan olmuştuk.

— İbni Kesir

فَإِنَّهُمْ يَوْمَئِذٍ فِى ٱلْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ ﴿٣٣

Artık o gün onlar, muhakkak ki azabda ortaktırlar.

— İbni Kesir

إِنَّا كَذَٰلِكَ نَفْعَلُ بِٱلْمُجْرِمِينَ ﴿٣٤

Biz, suçlulara muhakkak böyle yaparız.

— İbni Kesir

إِنَّهُمْ كَانُوٓاْ إِذَا قِيلَ لَهُمْ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّهُ يَسْتَكْبِرُونَ ﴿٣٥

Çünkü onlara; Allah'tan başka ilah yoktur, denildiğinde, büyüklük taslarlardı.

— İbni Kesir

وَيَقُولُونَ أَئِنَّا لَتَارِكُوٓاْ ءَالِهَتِنَا لِشَاعِرٍ مَّجْنُونٍۭ ﴿٣٦

Ve derlerdi ki: Deli bir şair için mi ilahlarımızı terkedeceğiz?

— İbni Kesir

بَلْ جَآءَ بِٱلْحَقِّ وَصَدَّقَ ٱلْمُرْسَلِينَ ﴿٣٧

Hayır, O; hakkı getirmiş ve peygamberleri tasdik etmişti.

— İbni Kesir

إِنَّكُمْ لَذَآئِقُواْ ٱلْعَذَابِ ٱلْأَلِيمِ ﴿٣٨

Elbette siz, elim azabı tadacaksınız.

— İbni Kesir

وَمَا تُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿٣٩

Ve yapmış olduğunuzdan başkasıyla cezalandırılmayacaksınız.

— İbni Kesir

AYARLAR