بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَقِفُوهُمْۖ إِنَّهُم مَّسْـُٔولُونَ ﴿٢٤

Durdurun onları. Çünkü onlar sorumludurlar.

— İbni Kesir

مَا لَكُمْ لَا تَنَاصَرُونَ ﴿٢٥

Size ne oldu ki birbirinizle yardımlaşmıyorsunuz?

— İbni Kesir

بَلْ هُمُ ٱلْيَوْمَ مُسْتَسْلِمُونَ ﴿٢٦

Hayır; onlar bugün, teslim olmuşlardır.

— İbni Kesir

وَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَآءَلُونَ ﴿٢٧

Bir kısmı bir kısmına dönerek soruştururlar.

— İbni Kesir

قَالُوٓاْ إِنَّكُمْ كُنتُمْ تَأْتُونَنَا عَنِ ٱلْيَمِينِ ﴿٢٨

Ve derler ki: Doğrusu siz, bize sağdan gelirdiniz.

— İbni Kesir

قَالُواْ بَل لَّمْ تَكُونُواْ مُؤْمِنِينَ ﴿٢٩

Onlar da derler ki: Hayır, siz zaten iman edenler olmamıştınız.

— İbni Kesir

وَمَا كَانَ لَنَا عَلَيْكُم مِّن سُلْطَٰنٍۭۖ بَلْ كُنتُمْ قَوْمًا طَٰغِينَ ﴿٣٠

Bizim, sizin üstünüzde bir hakimiyetimiz de yoktu. Aksine siz, azgınlar topluluğu oldunuz.

— İbni Kesir

فَحَقَّ عَلَيْنَا قَوْلُ رَبِّنَآۖ إِنَّا لَذَآئِقُونَ ﴿٣١

Bunu için Rabbımızın sözü, üzerimize hak oldu. Doğrusu biz, tadacak olanlarız.

— İbni Kesir

فَأَغْوَيْنَٰكُمْ إِنَّا كُنَّا غَٰوِينَ ﴿٣٢

Sizi azdırdık; çünkü biz de azgınlardan olmuştuk.

— İbni Kesir

فَإِنَّهُمْ يَوْمَئِذٍ فِى ٱلْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ ﴿٣٣

Artık o gün onlar, muhakkak ki azabda ortaktırlar.

— İbni Kesir

إِنَّا كَذَٰلِكَ نَفْعَلُ بِٱلْمُجْرِمِينَ ﴿٣٤

Biz, suçlulara muhakkak böyle yaparız.

— İbni Kesir

AYARLAR