بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَأْتِيَا فِرْعَوْنَ فَقُولَآ إِنَّا رَسُولُ رَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ ﴿١٦

Haydin Firavun’a varın da deyin : inan biz, Rabb’ül-aleminin resulüyüz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

أَنْ أَرْسِلْ مَعَنَا بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ ﴿١٧

Ben-î İsraili bizimle beraber salıver.

— Elmalılı Hamdi Yazır

قَالَ أَلَمْ نُرَبِّكَ فِينَا وَلِيدًا وَلَبِثْتَ فِينَا مِنْ عُمُرِكَ سِنِينَ ﴿١٨

Â, dedi: seni çocukken bizde büyütmedik mi? hem bizde ömründen senelerce kaldın.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَفَعَلْتَ فَعْلَتَكَ ٱلَّتِى فَعَلْتَ وَأَنتَ مِنَ ٱلْكَٰفِرِينَ ﴿١٩

Hem de o yaptığın fiîli yaptın, o halde sen o nankör kâfirlerdensin.

— Elmalılı Hamdi Yazır

قَالَ فَعَلْتُهَآ إِذًا وَأَنَاْ مِنَ ٱلضَّآلِّينَ ﴿٢٠

O vakit, dedi: o fiîli yaptım şaşkınlardandım.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَفَرَرْتُ مِنكُمْ لَمَّا خِفْتُكُمْ فَوَهَبَ لِى رَبِّى حُكْمًا وَجَعَلَنِى مِنَ ٱلْمُرْسَلِينَ ﴿٢١

Onun üzerine vaktâki sizden korktum, içinizden kaçtım, derken Rabbim bana hüküm ihsan buyurdu ve Ben-î mürselinden kıldı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَتِلْكَ نِعْمَةٌ تَمُنُّهَا عَلَىَّ أَنْ عَبَّدتَّ بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ ﴿٢٢

O başıma kakdığın bir nimet de Ben-î İsraili kul, köle edinmiş olmandır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

قَالَ فِرْعَوْنُ وَمَا رَبُّ ٱلْعَٰلَمِينَ ﴿٢٣

Firavun, Rabb’ül-âlemin de nedir? dedi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

قَالَ رَبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَآۖ إِن كُنتُم مُّوقِنِينَ ﴿٢٤

Göklerin ve yerin ve bütün aralarındakilerin Rabb’i, eğer ehli yakîn iseniz dedi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

قَالَ لِمَنْ حَوْلَهُۥٓ أَلَا تَسْتَمِعُونَ ﴿٢٥

Etrafındakilere dinlemez misiniz? dedi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

قَالَ رَبُّكُمْ وَرَبُّ ءَابَآئِكُمُ ٱلْأَوَّلِينَ ﴿٢٦

Rabbiniz’in ve evvelki atalarınızın Rabb’i dedi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR