بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

قَالَ كَلَّاۖ فَٱذْهَبَا بِـَٔايَٰتِنَآۖ إِنَّا مَعَكُم مُّسْتَمِعُونَ ﴿١٥

Hayır, buyurdu: haydi ikiniz bir, âyetlerimizle gidin, her halde biz sizinle beraberiz, dinliyoruzdur.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Buyurdu ki: Hayır, ikiniz ayetlerimizle gidin. Muhakkak Biz, sizinle beraber dinleyicilerdeniz.

— İbni Kesir

Allah dedi ki, “Hayır, korkma! Mucizelerimizle gidin. Çünkü biz sizinle beraberiz, (her şeyi) işitmekteyiz.”

— Diyanet İşleri

(Allah) dedi: «Hayır. İkiniz de âyetlerimizle gidin. Şübhesiz ki biz sizinle beraberiz, (her şey'i) işidiciyiz».

— Hasan Basri Çantay

Allah dedi ki; «Hayır, korkma, İkiniz birlikte ayetlerimizle gidiniz. Biz sizinle birlikteyiz ve söylenecek her sözü işitiriz.»

— Seyyid Kutub

فَأْتِيَا فِرْعَوْنَ فَقُولَآ إِنَّا رَسُولُ رَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ ﴿١٦

Haydin Firavun’a varın da deyin : inan biz, Rabb’ül-aleminin resulüyüz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Firavun'a varın, deyin ki: Biz, alemlerin Rabbının peygamberleriyiz.

— İbni Kesir

“Firavun’a gidin ve deyin: “Şüphesiz biz âlemlerin Rabbinin elçisiyiz”,

— Diyanet İşleri

(16-17) «Haydi Fir'avna gidin de: — Biz, israil oğullarını beraberimizde yollayasın diye aalemlerin Rabbinin gönderdiği gerçek (iki) peygamberiz» deyin.

— Hasan Basri Çantay

Firavun'un yanına vararak ona deyiniz ki; «Biz bütün alemlerin Rabb'i olan Allah'ın peygamberiyiz.

— Seyyid Kutub

أَنْ أَرْسِلْ مَعَنَا بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ ﴿١٧

Ben-î İsraili bizimle beraber salıver.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İsrailoğullarını bizimle beraber gönder.

— İbni Kesir

“İsrailoğullarını bizimle beraber gönder.”

— Diyanet İşleri

(16-17) «Haydi Fir'avna gidin de: — Biz, israil oğullarını beraberimizde yollayasın diye aalemlerin Rabbinin gönderdiği gerçek (iki) peygamberiz» deyin.

— Hasan Basri Çantay

İsrailoğullarının bizimle birlikte buradan ayrılmalarına izin ver.

— Seyyid Kutub

قَالَ أَلَمْ نُرَبِّكَ فِينَا وَلِيدًا وَلَبِثْتَ فِينَا مِنْ عُمُرِكَ سِنِينَ ﴿١٨

Â, dedi: seni çocukken bizde büyütmedik mi? hem bizde ömründen senelerce kaldın.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: Çocukken biz, seni yanımıza alıp büyütmedik mi? Ve sen, hayatının bir çok yılllarını aramızda geçirdin.

— İbni Kesir

Firavun, şöyle dedi: “Seni biz küçük bir çocuk olarak alıp aramızda büyütmedik mi? Sen ömrünün nice yıllarını aramızda geçirdin.”

— Diyanet İşleri

(Fir'avn) dedi ki: «Biz seni yeni doğmuş (bir çocuk) ken içimizde büyütmedik mi? Sen ömründen bir hayli seneler bizim aramızda kalmadın mı»?

— Hasan Basri Çantay

Firavun dedi ki: «Biz seni çocukken yanımıza alarak büyütmedik mi? Ömrünün birçok yılını aramızda geçirmedin mi?»

— Seyyid Kutub

وَفَعَلْتَ فَعْلَتَكَ ٱلَّتِى فَعَلْتَ وَأَنتَ مِنَ ٱلْكَٰفِرِينَ ﴿١٩

Hem de o yaptığın fiîli yaptın, o halde sen o nankör kâfirlerdensin.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve yapacağın işi de yaptın. Sen nankörlerdensin.

— İbni Kesir

“(Böyle iken) sen o yaptığın işi yaptın (adam öldürdün). Sen nankörlerdensin.”

— Diyanet İşleri

«O yapdığın fi'li de sen işledin. Sen nankörlerdensin».

— Hasan Basri Çantay

Sonunda o ağır suçu işledin. Sen o sırada bir kafirdin.

— Seyyid Kutub

قَالَ فَعَلْتُهَآ إِذًا وَأَنَاْ مِنَ ٱلضَّآلِّينَ ﴿٢٠

O vakit, dedi: o fiîli yaptım şaşkınlardandım.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: Ben, onu yaptım, ama o zaman şaşkınlardandım.

— İbni Kesir

Mûsâ, şöyle dedi: “Ben onu, o vakit kendimi kaybetmiş bir hâlde iken (istemeyerek) yaptım.”

— Diyanet İşleri

(Muusâ) dedi: «Ben bunu o vakit bilmezlerden olarak yapdım».

— Hasan Basri Çantay

Musa dedi ki: «O suçu işlediğim sırada ben henüz doğru yolu bulmuş değildim.

— Seyyid Kutub

فَفَرَرْتُ مِنكُمْ لَمَّا خِفْتُكُمْ فَوَهَبَ لِى رَبِّى حُكْمًا وَجَعَلَنِى مِنَ ٱلْمُرْسَلِينَ ﴿٢١

Onun üzerine vaktâki sizden korktum, içinizden kaçtım, derken Rabbim bana hüküm ihsan buyurdu ve Ben-î mürselinden kıldı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bu yüzden sizden korktuğum için kaçtım. Sonra Rabbım bana hüküm ihsan etti ve beni peygamberlerden kıldı.

— İbni Kesir

“Sizden korktuğum için de hemen aranızdan kaçtım. Derken, Rabbim bana hüküm ve hikmet bahşetti de beni peygamberlerden kıldı.”

— Diyanet İşleri

«Sizden korkunca da hemen içinizden (bırakıb) kaçdım. Nihayet Rabbim bana bir hüküm verdi ve beni peygamberlerden yapdı».

— Hasan Basri Çantay

Bu yüzden sizden korkunca yanınızdan kaçtım. Sonra Rabb'im bana hikmet bağışlayarak beni peygamberlerinden biri yaptı.

— Seyyid Kutub

وَتِلْكَ نِعْمَةٌ تَمُنُّهَا عَلَىَّ أَنْ عَبَّدتَّ بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ ﴿٢٢

O başıma kakdığın bir nimet de Ben-î İsraili kul, köle edinmiş olmandır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İşte, başıma kaktığın o nimet, İsrailoğullarını köle ettiğin içindir.

— İbni Kesir

“Senin başıma kaktığın bu nimet (gerçekte) İsrailoğullarını köleleştirmen(in neticesi)dir.”

— Diyanet İşleri

«Bana karşı imtinân etdiğin (başıma kakdığın) o ni'met, Isrâîl oğullarını kendine kul (köle) edindiğin içindi».

— Hasan Basri Çantay

O nimet diye başıma kaktığın şey israiloğullarını köleleştirmenin sonucudur.»

— Seyyid Kutub

قَالَ فِرْعَوْنُ وَمَا رَبُّ ٱلْعَٰلَمِينَ ﴿٢٣

Firavun, Rabb’ül-âlemin de nedir? dedi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Firavun: Alemlerin Rabbı da nedir? dedi.

— İbni Kesir

Firavun, “Âlemlerin Rabbi de nedir?” dedi.

— Diyanet İşleri

Fir'avn dedi ki: «Aalemlerin Rabbi (dediğin) nedir»?

— Hasan Basri Çantay

Firavun, «alemlerin Rabb'i dediğin nedir?» dedi.

— Seyyid Kutub

قَالَ رَبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَآۖ إِن كُنتُم مُّوقِنِينَ ﴿٢٤

Göklerin ve yerin ve bütün aralarındakilerin Rabb’i, eğer ehli yakîn iseniz dedi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: Göklerin, yerin ve ikisinin arasında bulunanların Rabbıdır. Eğer siz yakin getirenlerden iseniz.

— İbni Kesir

Mûsâ, “O, göklerin ve yerin ve her ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir. Eğer gerçekten inanırsanız bu böyledir.”

— Diyanet İşleri

(Muusâ): «Göklerin, yerin ve bunların arasında bulunan şeylerin Rabbidir. Eğer hakıykatı yakıynen bilmiye ehil kimselerseniz (Onun birliğine îman edin)» dedi.

— Hasan Basri Çantay

Musa «Eğer kesin gerçeği öğrenmek istiyorsanız, O göklerin, yerin ve bu ikisi arasındaki bütün varlıkların Rabbidir» dedi.

— Seyyid Kutub

قَالَ لِمَنْ حَوْلَهُۥٓ أَلَا تَسْتَمِعُونَ ﴿٢٥

Etrafındakilere dinlemez misiniz? dedi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yanında bulunanlara: İşitmiyor musunuz? dedi.

— İbni Kesir

Firavun, etrafındakilere (alaycı bir ifade ile) “dinlemez misiniz?” dedi.

— Diyanet İşleri

(Fir'avn) etrafında bulunan kimselere dedi ki: «İşitmiyor musunuz»?

— Hasan Basri Çantay

Firavun çevresindekilere «dediklerini duyuyor musunuz?» dedi.

— Seyyid Kutub

AYARLAR