بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

لَّقَدۡ أَنزَلۡنَآ ءَايَٰتٖ مُّبَيِّنَٰتٖۚ وَٱللَّهُ يَهۡدِي مَن يَشَآءُ إِلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٖ ٤٦

Kasem olsun ki cidden beyan edici âyetler indirdik ve kimi dilerse Allah, doğru bir caddeye hidayet eyler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki Biz; açıklayıcı ayetler indirdik, Ve Allah; dilediğini doğru yola iletir.

– İbni Kesir

Andolsun, biz açıklayıcı âyetler indirdik. Allah, dilediği kimseyi doğru yola iletir.

– Diyanet İşleri

Andolsun ki biz açık açık âyetler indirdik. Allah, kimi dilerse onu doğru yola iletir.

– Hasan Basri Çantay

Biz gerçekten ayrıntılı açıklamalar içeren ayetler indirdik. Allah, dilediği kimseleri doğru yola iletir.

– Seyyid Kutub

وَيَقُولُونَ ءَامَنَّا بِٱللَّهِ وَبِٱلرَّسُولِ وَأَطَعۡنَا ثُمَّ يَتَوَلَّىٰ فَرِيقٞ مِّنۡهُم مِّنۢ بَعۡدِ ذَٰلِكَۚ وَمَآ أُوْلَٰٓئِكَ بِٱلۡمُؤۡمِنِينَ ٤٧

Bir de Allah’a ve Resulü’ne inandık ve itaat ettik diyorlar da sonra bunun arkasından yan çiziyorlar, bunlar mü'min değillerdir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah'a da Peygambere de inandık ve itaat ettik, derler. Sonra da bunun ardından bir takımı yüz çevirir. Bunlar inanmış kimseler değillerdir.

– İbni Kesir

(Münâfıklar), “Allah’a ve peygambere inandık ve itaat ettik” derler. Sonra da onların bir kısmı bunun ardından yüz çevirirler. Hâlbuki onlar inanmış değillerdir.

– Diyanet İşleri

(Münafıklar): «Allaha da, peygambere de inandık, itaat etdik» derler de sonra bunun arkasından içlerinden bir zümre yüz çevirirler. Bunlar mü'min adamlar değildir.

– Hasan Basri Çantay

Bazı kimseler «Allah'a ve Peygamber'e inandık ve direktiflerine uymayı kabul ettik» derler. Fakat bazıları bu sözlerinden sonra sırt çevirirler. Bunlar mü'min değildirler.

– Seyyid Kutub

وَإِذَا دُعُوٓاْ إِلَى ٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ لِيَحۡكُمَ بَيۡنَهُمۡ إِذَا فَرِيقٞ مِّنۡهُم مُّعۡرِضُونَ ٤٨

Aralarında hükmetmesi için Resul’ü ile Allah’a davet olundukları vakit de bakarsın bunlardan bir kısmı çekinirler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Aralarında hükmetmesi için Allah'a ve Rasulüne çağrıldıkları zaman; bir takımı hemen yüz çevirir.

– İbni Kesir

Aralarında hüküm vermesi için Allah’a (Kur’an’a) ve peygambere çağırıldıkları zaman, bir de bakarsın ki içlerinden bir grup yüz çevirmektedir.

– Diyanet İşleri

Onlar, aralarında hükmetmesi için, Allahın resulüne da'vet edildikleri vakit (bakarsın ki) bir fırkası hemen yüz çevirib dönücüdürler.

– Hasan Basri Çantay

Aralarındaki davalarda Allah'ın ve Peygamberin vereceği hükme uymaya çağırıldıklarında bir bölümünün bu çağrıya yüz çevirdiğini görürsün.

– Seyyid Kutub

وَإِن يَكُن لَّهُمُ ٱلۡحَقُّ يَأۡتُوٓاْ إِلَيۡهِ مُذۡعِنِينَ ٤٩

Ve eğer hak kendilerinin olur ise münkad olarak ona gelirler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Eğer hak, kendilerinden tarafa ise; boyunlarını bükerek gelirler.

– İbni Kesir

Ama gerçek (verilen hüküm) kendi lehlerinde ise, boyun eğerek ona gelirler.

– Diyanet İşleri

Eğer hak kendilerinin lehinde ise itaatle koşa koşa ona gelirler.

– Hasan Basri Çantay

Eğer davanın haklı tarafı iseler, Peygamber'e tam bir teslimiyetle koşa koşa gelirler.

– Seyyid Kutub

أَفِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ أَمِ ٱرۡتَابُوٓاْ أَمۡ يَخَافُونَ أَن يَحِيفَ ٱللَّهُ عَلَيۡهِمۡ وَرَسُولُهُۥۚ بَلۡ أُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلظَّٰلِمُونَ ٥٠

Kalblerinde bir maraz mı var? yoksa Allah ile Resulü’nün onlara haksızlık edeceğinden kuşkulandılar veya korktular mı? Hayır kendileri zalimler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kalblerinde bir hastalık mı var bunların? Yoksa şüphe mi ettiler? Veya Allah'ın ve Rasulünün kendilerine haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, onlar; zalimlerin kendileridir.

– İbni Kesir

Kalplerinde bir hastalık mı var, yoksa şüphe ve tereddüde mi düştüler? Yoksa Allah ve Resûlünün kendilerine karşı zulüm ve haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, işte onlar asıl zalimlerdir.

– Diyanet İşleri

Kalblerinde bir (küfür) maraz (ı) mı var bunların? Yoksa (onun hak peygamberliğinden) şübhe mi etdiler? Yahud Allahın ve resulünün kendilerine haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, asıl zaalimler (haksızlar) kendileridir.

– Hasan Basri Çantay

Acaba kalplerinde hastalık mı var? Yoksa Peygamber'in gerçekten peygamber olup olmadığı hususunda kuşkulu mudurlar? Yoksa Allah'ın ve Peygamber'in kendilerine haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar. Hayır, aslında onlar zalimdirler.

– Seyyid Kutub

إِنَّمَا كَانَ قَوۡلَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ إِذَا دُعُوٓاْ إِلَى ٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ لِيَحۡكُمَ بَيۡنَهُمۡ أَن يَقُولُواْ سَمِعۡنَا وَأَطَعۡنَاۚ وَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُفۡلِحُونَ ٥١

Aralarında hükmetmesi için Resul’ü ile Allah’a davet olundukları zaman mü'minlerin sözü ancak "işittik ve itaat ettik" demeleridir, işte bunlar felâh bulacak olanlardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Aralarında hükmetmesi için Allah'a ve Rasulüne çağrıldıkları zaman; mü'minlerin sözü, sadece: İşittik ve itaat ettik, demekten ibarettir. Ve işte onlar, felaha erenlerin kendileridir.

– İbni Kesir

Aralarında hüküm vermek için Allah’a (Kur’an’a) ve Resûlüne davet edildiklerinde, mü’minlerin söyleyeceği söz ancak, “işittik ve iman ettik” demeleridir. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

– Diyanet İşleri

Mü'minlerin — aralarında hükmetmek üzere Allahın resulüne da'vet olundukları vakit — sözü ancak: «Dinledik, itaat etdik» demeleridir. İşte asıl muradlarına erenler bunlardır.

– Hasan Basri Çantay

Aralarındaki davalarda Allah'ın ve Peygamberin vereceği hükme uymaya çağırılan mü'minlerin söyleyebilecekleri tek söz «Duyduk ve uyduk» sözüdür. İşte mutlu sona erenler onlardır.

– Seyyid Kutub

وَمَن يُطِعِ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ وَيَخۡشَ ٱللَّهَ وَيَتَّقۡهِ فَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡفَآئِزُونَ ٥٢

Ve her kim Allah’a ve Resulü’ne itaat eyler ve Allah’a haşyet besler ve ona korunursa işte murada irecek olanlar bunlardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kim, Allah'a ve Rasulüne itaat eder, Allah'tan korkar ve sakınırsa; işte onlar, kurtuluşa erenlerin kendileridir.

– İbni Kesir

Kim Allah’a ve Resûlüne itaat eder, Allah’tan korkar ve O’na karşı gelmekten sakınırsa, işte onlar başarıyı elde edenlerin ta kendileridir.

– Diyanet İşleri

Kim Allaha ve resulüne itaat ederse, (geçmiş günâhlarından dolayı) Allahdan korkarsa, (gelecek günâhlarından nâşî de) Ondan sakınırsa kurtuluşu bulanlar da bunların ta kendileridir.

– Hasan Basri Çantay

Allah'a ve Peygambere itaat edenler, Allah'dan korkup buyruklarını çiğnemekten kaçınanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır.

– Seyyid Kutub

۞ وَأَقۡسَمُواْ بِٱللَّهِ جَهۡدَ أَيۡمَٰنِهِمۡ لَئِنۡ أَمَرۡتَهُمۡ لَيَخۡرُجُنَّۖ قُل لَّا تُقۡسِمُواْۖ طَاعَةٞ مَّعۡرُوفَةٌۚ إِنَّ ٱللَّهَ خَبِيرُۢ بِمَا تَعۡمَلُونَ ٥٣

Ötekiler Allah’a en kuvvetli yemînleriyle kasem ettiler vAllahi kendilerine emredensen behemehal bilâtereddüd çıkar giderlermiş, de ki: Yemîn etmeyin, ancak bir taati ma'rufe, her halde Allah bütün yaptıklarınıza ve yapacaklarınıza habîrdir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Var güçleriyle Allah'a yemin ettiler ki; eğer kendilerine emredersen çıkacaklardır. De ki: Yemin etmeyin. Makul bir itaat. Muhakkak ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

– İbni Kesir

Münâfıklar, sen kendilerine emrettiğin takdirde mutlaka savaşa çıkacaklarına dair en ağır bir şekilde Allah’a yemin ettiler. De ki: “Yemin etmeyin. Sizden istenen güzelce itaat etmektir. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”

– Diyanet İşleri

(Münafıklar) eğer kendilerine emr edersen (cihâda) behemehal çıkacaklarına, olanca hızlarıyle, yemîn etdiler. (Onlara) de ki: «(Bîhûde) yemîn etmeyin. (Bu), âdet (iniz) vech ile (sâde dilinizin gevelediği) bir itâatdır. Şübhesiz ki Allah, yapageldiğiniz şeylerden hakkıyle haberdârdır».

– Hasan Basri Çantay

Ey Muhammed, münafıklar kesin kesin bir dille yemin ederek kendilerine emir verecek olursan savaşa çıkacaklarını söylerler. Onlara de ki; «Yemin etmeyiniz. İtaatkârlığınız bellidir. Hiç kuşkusuz Allah, ne yaptığınızdan haberdardır.»

– Seyyid Kutub

قُلۡ أَطِيعُواْ ٱللَّهَ وَأَطِيعُواْ ٱلرَّسُولَۖ فَإِن تَوَلَّوۡاْ فَإِنَّمَا عَلَيۡهِ مَا حُمِّلَ وَعَلَيۡكُم مَّا حُمِّلۡتُمۡۖ وَإِن تُطِيعُوهُ تَهۡتَدُواْۚ وَمَا عَلَى ٱلرَّسُولِ إِلَّا ٱلۡبَلَٰغُ ٱلۡمُبِينُ ٥٤

De ki Allah’a itaat edin ve Resule itaat edin, yine dinlemezseniz artık onun üzerindeki ancak ona yükletilen, sizin üzerinize de size yükletilendir ve eğer ona itaat ederseniz hidayete irersiniz, Resul’ün üzerindeki ise ancak açık bir tebliğdir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: Allah'a itaat edin, Peygambere itaat edin. Şayet yüz çevirirseniz bilin ki; o, kendisine yükletilenden, siz de kendinize yükletilenden sorumlusunuz. Eğer ona itaat ederseniz; doğru yolu bulursunuz. Peygambere düşen, apaçık tebliğden başkası değildir.

– İbni Kesir

“Allah’a itaat edin, peygambere itaat edin” de. Eğer yüz çevirirseniz bilin ki ona yüklenen sorumluluğu ancak ona ait; size yüklenen görevin sorumluluğu da yalnızca size aittir. Eğer ona itaat ederseniz doğru yola erersiniz. Peygambere düşen ancak apaçık bir tebliğdir.

– Diyanet İşleri

De ki: «Allaha itaat edin, peygambere itaat edin». Eğer yine yüz çevirib dönerseniz onun (peygamberin) uhdesine düşen ancak ona yüklenilen (vazıyfe-i tebliğ) dir. Sizin üstünüze düşen (vazîfe) de size yükletilen (itaat) dir. Eğer ona itaat ederseniz doğru yolu bulursunuz. Peygambere âid olan (vazife) apaçık tebliğden başkası değildir.

– Hasan Basri Çantay

Onlara de ki, «Allah'a itaat ediniz, Peygambere itaat ediniz. Eğer bu çağrıya yüz çevirirseniz, biliniz ki, Peygamber kendi görevinden sorumlu olduğu gibi, siz de kendi görevinizden sorumlusunuz. Peygambere düşen, sadece ilahi mesajı açık bir dille duyurmaktır.»

– Seyyid Kutub

وَعَدَ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مِنكُمۡ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ لَيَسۡتَخۡلِفَنَّهُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ كَمَا ٱسۡتَخۡلَفَ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمۡ دِينَهُمُ ٱلَّذِي ٱرۡتَضَىٰ لَهُمۡ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّنۢ بَعۡدِ خَوۡفِهِمۡ أَمۡنٗاۚ يَعۡبُدُونَنِي لَا يُشۡرِكُونَ بِي شَيۡـٔٗاۚ وَمَن كَفَرَ بَعۡدَ ذَٰلِكَ فَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡفَٰسِقُونَ ٥٥

Sizden iman edip salih ameller işleyenlere Allah şöyle vaad buyurdu: kasem olsun ki onlardan evvelkileri istihlâf ettiği gibi kendilerini arzda mutlak ve muhakkak istıhlâf edecek ve behemehal onlara kendileri için marzıysi olan dinlerini kuvvetle icra kudreti verecek ve behemehal onları korkularının arkasından emne erdirecek, hakkımda hiç bir şeyi şerik koşmayarak hep bana ibadet edecekler, kim de bundan sonra küfranda bulunursa artık onlar hep fasıklardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah; içinizden iman edip salih amel işleyenlere vaad etti ki: Onlardan öncekileri nasıl halef kıldı ise onları da yeryüzüne halef kılacak ve on lar için beğendiği dini temelli yerleştirecek, korkularını emniyete çevirecektir. Çünkü onlar, Bana kulluk eder ve hiç bir şeyi Bana şirk koşmazlar. Kim de bundan sonra inkar ederse; işte onlar fasıkların kendileridir.

– İbni Kesir

Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaadde bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.

– Diyanet İşleri

Allah, içinizden îman edib de güzel güzel amel (ve hareket) de bulunanlara yemîn ile va'd etdi ki kendilerinden evvel gelenleri nasıl (kâfirlerin) yerine getirdi (haakim kıldı) ise onları da yer (yüzün) de muhakkak (müşriklerin) yerine geçir (ib hükümran ede) cek, onlara kendileri için beğendiği dîni (Islâmı) her halde pâydâr kılacak, onların korkuların (ı üzerlerinden kaldırdık) dan sonra (hallerini) kat'î bir emînliğe çevirecekdir. (Tâki) onlar (bu güvenlik içinde) bana ibâdet etsinler, bana hiçbir şey'i ortak tutmasınlar. Kim bundan sonra nankörlük ederse artık onlar faasıkların ta kendileridir.

– Hasan Basri Çantay

Allah, aranızdaki iman edip iyi ameller işleyenlere, kendilerini tıpkı daha önceki mü'minler gibi yeryüzünde egemen kılacağını, kendileri için seçtiği dinlerini sarsılmaz temellere oturtacağını ve korkularını güvene dönüştüreceğini vadetti. Çünkü onlar bana kulluk ederler, hiçbir şeyi bana ortak koşmazlar. Bu aşamadan sonra kâfir olanlara gelince, onlar yoldan çıkmışların ta kendileridirler.

– Seyyid Kutub

وَأَقِيمُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتُواْ ٱلزَّكَوٰةَ وَأَطِيعُواْ ٱلرَّسُولَ لَعَلَّكُمۡ تُرۡحَمُونَ ٥٦

Hem namazı kılın, zekâtı verin ve Peygamber’e itaat edin ki rahmete erdirilesiniz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Namaz kılın, zekat verin ve peygambere itaat edin ki rahmete kavuşturulasınız.

– İbni Kesir

Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Resûle itaat edin ki size merhamet edilsin.

– Diyanet İşleri

Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, o resule itaat edin. Tâki ilâhî rahmete kavuşdurulasınız.

– Hasan Basri Çantay

Namazı kılınız, zekâtı veriniz ve Peygambere itaat ediniz ki, Allah'ın rahmetinden pay alabilesiniz.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu