بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَلَهُۥ مَن فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِۚ وَمَنْ عِندَهُۥ لَا يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِهِۦ وَلَا يَسْتَحْسِرُونَ ﴿١٩

Halbuki göklerde yerde kim varsa onundur, ve onun huzurundakiler ona ibâdetten ne çekinirler ne de yorgunluk duyarlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Katında olanlar O'na kulluk etmekten büyüklenmezler ve usanmazlar.

— İbni Kesir

Göklerde ve yerde kim varsa hep O’nundur. O’nun katındakiler, ne O’na ibadetten çekinir (ve büyüklenir) ne de yorgunluk (ve bıkkınlık) duyarlar.

— Diyanet İşleri

Göklerde ve yerde bulunan kişiler Onundur. Onun huzuurundaki kişiler kendisine ibâdet etmekden asla kibirlenmezler, yorulmazlar da.

— Hasan Basri Çantay

Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. O'nun katındakiler hiçbir büyüklük kompleksine kapılmaksızın ve hiç bıkmaksızın O'na ibadet ederler.

— Seyyid Kutub

يُسَبِّحُونَ ٱلَّيْلَ وَٱلنَّهَارَ لَا يَفْتُرُونَ ﴿٢٠

Gece gündüz ona tesbih ederler, fütur getirmezler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Gece gündüz hiç durmaksızın O'nu tesbih ederler.

— İbni Kesir

Hiç ara vermeksizin gece gündüz tespih ederler.

— Diyanet İşleri

Onlar gece gündüz ara vermeyerek (Onu) tesbîh (ve tenzîh) ediyorlar.

— Hasan Basri Çantay

Hiç ara vermeksizin, gece gündüz O'nu noksanlıklardan tenzih ederler.

— Seyyid Kutub

أَمِ ٱتَّخَذُوٓاْ ءَالِهَةً مِّنَ ٱلْأَرْضِ هُمْ يُنشِرُونَ ﴿٢١

Yoksa bir takım ilâhlar edindiler de arzdan neşri onlar mı yapacaklar? Yerde gökte Allah’tan başka ilâhlar olsa idi ikisi de fâsid olmuş gitmişti, Rabbin o Arş’ın Rabb’i Allah münezzeh sübhandır onların isnad ettikleri vasıflardan.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yoksa onlar; yerden bir takım tanrılar edindiler de onlar mı ölüleri diriltecekler?

— İbni Kesir

Yoksa yerden, ölüleri diriltebilecek birtakım ilâhlar mı edindiler?

— Diyanet İşleri

Yoksa onlar yerden bir takım Tanrılar edindiler de (ölüleri) onları mı diriltecekler?

— Hasan Basri Çantay

Yoksa müşrikler, ölüleri diriltebilecek yeryüzü kaynaklı ilahlar mı edindiler?

— Seyyid Kutub

لَوْ كَانَ فِيهِمَآ ءَالِهَةٌ إِلَّا ٱللَّهُ لَفَسَدَتَاۚ فَسُبْحَٰنَ ٱللَّهِ رَبِّ ٱلْعَرْشِ عَمَّا يَصِفُونَ ﴿٢٢

Yoksa bir takım ilâhlar edindiler de arzdan neşri onlar mı yapacaklar? Yerde gökte Allah’tan başka ilâhlar olsa idi ikisi de fâsid olmuş gitmişti, Rabbin o Arş’ın Rabb’i Allah münezzeh sübhandır onların isnad ettikleri vasıflardan.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Eğer göklerde ve yerde Allah'tan başka tanrılar olsaydı; bunların ikisi de muhakkak bozulup gitmişti. Arş'ın Rabbı olan Allah; onların nitelendirdiklerinden münezzehtir.

— İbni Kesir

Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka ilâhlar olsaydı, kesinlikle ikisinin de düzeni bozulurdu. Demek ki, Arş’ın Rabbi Allah, onların nitelemelerinden uzaktır, yücedir.

— Diyanet İşleri

Eğer her ikisinde Allahdan başka Tanrılar olsaydı onların ikisi de muhakkak ki harab olup gitmişdi. Demek, arşın Rabbi olan Allah, onların vasf (ve isnâd) edegeldikleri şeylerden yücedir, münezzehdir.

— Hasan Basri Çantay

Eğer yerde ve gökte Allah'dan başka ilahlar olsaydı yerin ve göğün düzeni altüst olurdu. Arş'ın rabbi olan Allah, o müşriklerin asılsız yakıştırmalarından münezzehtir.

— Seyyid Kutub

لَا يُسْـَٔلُ عَمَّا يَفْعَلُ وَهُمْ يُسْـَٔلُونَ ﴿٢٣

O yaptığından mesul olmaz onlar ise mes'uldürler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O; yaptığından sorumlu değildir, fakat onlar sorumludurlar.

— İbni Kesir

O, yaptığından dolayı sorgulanamaz fakat onlar sorgulanırlar.

— Diyanet İşleri

O, yapacağından mes'ûl olmaz, fakat onlar mes'ûl olurlar.

— Hasan Basri Çantay

O yaptıklarından sorumlu değildir. Oysa onlar davranışlarından sorumludurlar.

— Seyyid Kutub

أَمِ ٱتَّخَذُواْ مِن دُونِهِۦٓ ءَالِهَةًۖ قُلْ هَاتُواْ بُرْهَٰنَكُمْۖ هَٰذَا ذِكْرُ مَن مَّعِىَ وَذِكْرُ مَن قَبْلِىۗ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ ٱلْحَقَّۖ فَهُم مُّعْرِضُونَ ﴿٢٤

Yoksa ondan başka ilâhlar mı edindiler? De ki: haydi getirin bürhnınızı, işte benimle beraber olanların zikri ve benden evvelkilerin zikri, fakat çokları Hakk’ı bilmezler de onun için ı'raz ederler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yoksa O'ndan başka tanrılar mı edindiler? De ki: Kesin delilinizi getirin işte benimle birlikte olanların zikri ve benden öncekilerin zikri. Hayır onların çoğu hakkı bilmezler de onun için yüz çevirirler.

— İbni Kesir

Yoksa ondan başka ilâhlar mı edindiler? De ki: “Haydi getirin delilinizi! İşte benimle beraber olanların kitabı ve işte benden öncekilerin kitabı (Hiçbirinde birden fazla ilâh olduğuna dair hiçbir delil yok). Şüphesiz çokları hakkı bilmezler de bu sebeple yüz çevirirler.”

— Diyanet İşleri

Ondan başka Tanrılar edindiler ha? Sen (onlara) de ki: «(Varsa) delilinizi getirin. İşte benimle beraber olan (müslüman) ların kitabı, (işte) benden evvel gelenlerin kitabı (da meydanda)». Hayır, onların çoğu hakkı bilmezler de bunun için yüz çeviricidirler onlar.

— Hasan Basri Çantay

Yoksa onlar O'nun dışında başka ilahlar mı edindiler? Onlara de ki; «Bu konudaki delilinizi ortaya getiriniz. Bu kitap, gerek benimle birlikteki mü'minlere yönelik direktifleri ve gerekse benden önceki peygamberlere ilişkin bilgileri içeriyor.» Hayır onların çoğunluğu gerçeğin ne olduğunu bilmeksizin ona sırt çevirirler.

— Seyyid Kutub

وَمَآ أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ مِن رَّسُولٍ إِلَّا نُوحِىٓ إِلَيْهِ أَنَّهُۥ لَآ إِلَٰهَ إِلَّآ أَنَاْ فَٱعْبُدُونِ ﴿٢٥

Senden evvel hiç bir Resul göndermedik ki ona şöyle vahyetmiş olmıyalım: hakikat bu: benden başka ilâh yoktur, onun için hep bana ibadet edin.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Senden önce gönderdiğimiz her peygambere mutlaka: Ben'den başka tanrı yoktur. Bana kulluk edin, diye vahyetmişizdir.

— İbni Kesir

Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberlere, “Şüphesiz, benden başka hiçbir ilâh yoktur. Öyleyse bana ibadet edin” diye vahyetmişizdir.

— Diyanet İşleri

Biz senden evvel hiç bir peygamber göndermedik (ya'ni hiç biri müstesna değildir) ki ille ona şu hakikati vahy etmişizdir: «Benden başka hiç bir Tanrı yok. O halde bana ibâdet «din».

— Hasan Basri Çantay

Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberlere «Benden başka ilah yoktur, sırf bana kulluk ediniz» diye vahyettik.

— Seyyid Kutub

وَقَالُواْ ٱتَّخَذَ ٱلرَّحْمَٰنُ وَلَدًاۗ سُبْحَٰنَهُۥۚ بَلْ عِبَادٌ مُّكْرَمُونَ ﴿٢٦

Böyle iken dediler ki: Rahman veled ittihaz etti, tenzih o Sübhana, doğrusu onlar ikram olunmuş kullardır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Dediler ki: Rahman çocuk edindi. O'nun şanı yücedir. Hayır, onlar ikram edilmiş kullardır.

— İbni Kesir

(Böyle iken) “Rahmân, çocuk edindi” dediler. O, böyle şeylerden uzaktır, yücedir. Hayır, (evlat diye niteledikleri) o melekler ikrama erdirilmiş kullardır.

— Diyanet İşleri

«O çok esirgeyici (Allah) evlâd edindi» dediler. Onun şaanı bundan yücedir, münezzehdir. Hayır (evlâd dedikleri) onlar, ikrama mazhar edilmiş kullardır (meleklerdir).

— Hasan Basri Çantay

Müşrikler «Rahman olan Allah evlat edindi» dediler. Haşa! O böyle bir şeyden münezzehtir. Tersine melekler, onurlu kullardır.

— Seyyid Kutub

لَا يَسْبِقُونَهُۥ بِٱلْقَوْلِ وَهُم بِأَمْرِهِۦ يَعْمَلُونَ ﴿٢٧

Onun sözünün önüne geçmezler hep onun emriyle hareket ederler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar, sözle asla O'nun önüne geçemezler. Ancak O'nun emriyle hareket ederler.

— İbni Kesir

Onlar Allah’tan önce söz söylemezler ve hep O’nun emriyle iş görürler.

— Diyanet İşleri

Bunlar söz (leriy) le asla Onun önüne geçemezler. (Bil'akis) bunlar Onun emriyle hareket ederler.

— Hasan Basri Çantay

Onlar Allah'dan önce söz söylemezler ve ne yaparlarsa sırf O'nun emri ile yaparlar.

— Seyyid Kutub

يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلَا يَشْفَعُونَ إِلَّا لِمَنِ ٱرْتَضَىٰ وَهُم مِّنْ خَشْيَتِهِۦ مُشْفِقُونَ ﴿٢٨

O onların önlerindekini arkalarındakini bilir ve onlar onun rıza verdiği kimselerden başkasına şefaat etmezler, ve hepsi onun haşyetinden titrerler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O, onların önlerindekilerini de bilir, arkalarındakini de bilir. Onlar, Allah'ın hoşnud olduğu kimseden başkasına şefaat edemezler ve O'nun korkusundan titrerler.

— İbni Kesir

Allah, onların önlerindekini de arkalarındakini de (yaptıklarını da yapacaklarını da) bilir. Onlar, O’nun razı olduğu kimselerden başkasına şefaat etmezler ve hepsi O’nun korkusuyla titrerler.

— Diyanet İşleri

Önlerindekini de, arkalarındakini de O bilir. Bunlar, Onun rızâsına ermiş olandan başka kimseye şefaat etmezler. Bunlar Onun korkusundan titreyenlerdir.

— Hasan Basri Çantay

Allah, onların önlerindekini ve arkalarında bıraktıklarını (yapacaklarını ve yaptıklarını) bilir. Onlar sadece Allah'ın hoşnut olduğu kimselere şefaat ederler ve Allah'ın korkusundan titrerler.

— Seyyid Kutub

وَمَن يَقُلْ مِنْهُمْ إِنِّىٓ إِلَٰهٌ مِّن دُونِهِۦ فَذَٰلِكَ نَجْزِيهِ جَهَنَّمَۚ كَذَٰلِكَ نَجْزِى ٱلظَّٰلِمِينَ ﴿٢٩

Ve içlerinden her kim ben ondan başka bir ilâhım derse biz ona cehennemi ceza veririz, zalimleri biz böyle cezalandırırız.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bunlardan kim: Tanrı O değil de benim derse; onu derhal cehennemle cezalandırırız. Biz, zalimlerin cezasını böyle veririz.

— İbni Kesir

İçlerinden her kim, “Allah’tan başka ben de şüphesiz bir ilâhım” derse, böylesini cehennemle cezalandırırız. İşte biz zalimleri böyle cezalandırırız.

— Diyanet İşleri

Bunlardan kim «Tanrı O değil, ben im» derse onu cehennemle cezalandırırız. Biz o zaalimleri de böylece cezalandıracağız.

— Hasan Basri Çantay

Eğer onlardan biri «Ben Allah'ın dışında ilahım» derse onu cehennem ile cezalandırırız. Biz zalimleri böyle cezalandırırız.

— Seyyid Kutub

AYARLAR