بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَلَمَّآ أَحَسُّواْ بَأۡسَنَآ إِذَا هُم مِّنۡهَا يَرۡكُضُونَ ١٢

Be'simizi hissettikleri vakit, hemen oradan üzengi depiyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bizim baskınımızı hissettikleri zaman; onlar, oradan kaçmaya yelteniyordu

– İbni Kesir

Onlar azabımızı hissedince, hemen oradan süratle kaçıyorlardı.

– Diyanet İşleri

(Evet), onlar azabımızı his (ve müşahede) etdikleri zaman hemen oralardan harıl harıl kaçıyorlardı.

– Hasan Basri Çantay

Bu zalimler azabımızın gelip çattığını farkettiklerinde derhal şehirlerinden kaçmaya koyuluyorlardı.

– Seyyid Kutub

لَا تَرۡكُضُواْ وَٱرۡجِعُوٓاْ إِلَىٰ مَآ أُتۡرِفۡتُمۡ فِيهِ وَمَسَٰكِنِكُمۡ لَعَلَّكُمۡ تُسۡـَٔلُونَ ١٣

Yok, dedik: tepinmeyin, dönün o içinde şimartıldığınız şeylere ve meskenlerinize, ki sorguya çekileceksiniz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Koşup kaçmayın, size nimet verilen yere, yurtlarınıza dönün. Elbette sorguya çekileceksiniz.

– İbni Kesir

Onlara, “Kaçmayın, o içinde şımartıldığınız bolluğa ve yurtlarınıza dönün. Çünkü sorulacaksınız” denildi.

– Diyanet İşleri

(Onlara:) «Kaçmayın, içinde bulunduğunuz refaha, yurdlarında dönün, çünkü sorguya çekileceksiniz» (denildi).

– Hasan Basri Çantay

Kaçmayınız, sizi baştan çıkaran nimetlere ve evlerinize dönünüz ki, sorguya çekileceksiniz!

– Seyyid Kutub

قَالُواْ يَٰوَيۡلَنَآ إِنَّا كُنَّا ظَٰلِمِينَ ١٤

Vay bizlere: bizler cidden zalimler idik dediler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dediler ki: Vay başımıza gelenlere; doğrusu biz, zalimler idik.

– İbni Kesir

“Eyvah bizlere! Bizler gerçekten zalim kimseler idik” dediler.

– Diyanet İşleri

Dediler: «Ne yazık bize! Biz hakıykaten zaalimler idik».

– Hasan Basri Çantay

Eyvahlar olsun! Biz gerçekten kendimize zulmetmişiz dediler.

– Seyyid Kutub

فَمَا زَالَت تِّلۡكَ دَعۡوَىٰهُمۡ حَتَّىٰ جَعَلۡنَٰهُمۡ حَصِيدًا خَٰمِدِينَ ١٥

Artık bütün davaları bu oldu kaldı, nihayet onları öyle yapdık ki biçildiler, söndüler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bu haykırmaları devam edip dururken Biz; onları, biçilmiş bir ot, sönmüş bir ocak haline getirdik.

– İbni Kesir

Biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ateş gibi yapıncaya kadar bu feryatları devam etti.

– Diyanet İşleri

Nihayet biz onları biçilmiş bir ot, ocakları sönmüş (bir kül yığını) haaline getirinceye kadar dâima feryadları bu (söz) olmuşdur.

– Hasan Basri Çantay

Onlar böyle vahlanıp dururken biz kendilerini biçilmiş ekinler gibi cansız yere seriverdik.

– Seyyid Kutub

وَمَا خَلَقۡنَا ٱلسَّمَآءَ وَٱلۡأَرۡضَ وَمَا بَيۡنَهُمَا لَٰعِبِينَ ١٦

Biz o göğü ve yeri oyunculuk etmek üzere yaratmadık.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Biz; göğü, yeri ve ikisinin arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık.

– İbni Kesir

Biz yeri, göğü ve arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık.

– Diyanet İşleri

Biz göğü de, yeri de, ikisinin arasında bulunan şeyleri de oyuncular (ın işi) olarak yaratmadık.

– Hasan Basri Çantay

Biz göğü, yeri ve ikisi arasındaki varlıkları oyun olsun diye yaratmadık.

– Seyyid Kutub

لَوۡ أَرَدۡنَآ أَن نَّتَّخِذَ لَهۡوٗا لَّٱتَّخَذۡنَٰهُ مِن لَّدُنَّآ إِن كُنَّا فَٰعِلِينَ ١٧

Eğer bir eğlence ittihaz etmiş olsa idik onu kendi ledünnümüzden ittihaz ederdik, yapacak olsa idik öyle yapardık.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, elbette onu kendi katımızdan edinirdik. Fakat asla edinmedik.

– İbni Kesir

Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, onu kendi katımızdan edinirdik. Yapacak olsaydık böyle yapardık.

– Diyanet İşleri

Eğer biz bir eğlence edinmek isteseydik onu kendi canibimizden edinirdik elbet. Biz (böyle) yapanlar da değiliz.

– Hasan Basri Çantay

Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, özümüzden kaynaklanan bir eğlence edinirdik. Yapacak olsak böyle yapardık.

– Seyyid Kutub

بَلۡ نَقۡذِفُ بِٱلۡحَقِّ عَلَى ٱلۡبَٰطِلِ فَيَدۡمَغُهُۥ فَإِذَا هُوَ زَاهِقٞۚ وَلَكُمُ ٱلۡوَيۡلُ مِمَّا تَصِفُونَ ١٨

Hayır biz Hakk’ı bâtılın tepesine fırlatırız da beynini parçalar, bir de bakarsın o anda mahvolmuştur, vay sizlere de o ettiğiniz vasıflardan.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır Biz; gerçeği batılın tepesine indiririz de onun beynini parçalar. Bir de bakarsın ki; o, yok olup gitmiştir. Allah'a yakıştırdıklarınızdan dolayı yazıklar olsun size.

– İbni Kesir

Hayır, biz hakkı batılın üzerine atarız da beynini parçalar. Bir de bakarsın yok olup gitmiş. Allah’a karşı yakıştırdığınız nitelemelerden ötürü yazıklar olsun size!

– Diyanet İşleri

Hayır, biz hakkı baatılın tepesine (indirib) atarız da o, bunun beynini parçalar. Bir de görürsünüz ki bu, yok olub gitmişdir. (Allaha karşı) vasf (ve isnâd) etmekde olduğunuz (iftiralar) dan dolayı yazıklar olsun size!

– Hasan Basri Çantay

Hayır, biz hakkı (gerçeği), batılın (eğriliğin), başına çarparız da batılın beyni parçalanır ve yok oluverir. Allah'a yakıştırdığınız uygunsuz sıfatlardan ötürü vay gele başınıza!

– Seyyid Kutub

وَلَهُۥ مَن فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ وَمَنۡ عِندَهُۥ لَا يَسۡتَكۡبِرُونَ عَنۡ عِبَادَتِهِۦ وَلَا يَسۡتَحۡسِرُونَ ١٩

Halbuki göklerde yerde kim varsa onundur, ve onun huzurundakiler ona ibâdetten ne çekinirler ne de yorgunluk duyarlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Katında olanlar O'na kulluk etmekten büyüklenmezler ve usanmazlar.

– İbni Kesir

Göklerde ve yerde kim varsa hep O’nundur. O’nun katındakiler, ne O’na ibadetten çekinir (ve büyüklenir) ne de yorgunluk (ve bıkkınlık) duyarlar.

– Diyanet İşleri

Göklerde ve yerde bulunan kişiler Onundur. Onun huzuurundaki kişiler kendisine ibâdet etmekden asla kibirlenmezler, yorulmazlar da.

– Hasan Basri Çantay

Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. O'nun katındakiler hiçbir büyüklük kompleksine kapılmaksızın ve hiç bıkmaksızın O'na ibadet ederler.

– Seyyid Kutub

يُسَبِّحُونَ ٱلَّيۡلَ وَٱلنَّهَارَ لَا يَفۡتُرُونَ ٢٠

Gece gündüz ona tesbih ederler, fütur getirmezler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Gece gündüz hiç durmaksızın O'nu tesbih ederler.

– İbni Kesir

Hiç ara vermeksizin gece gündüz tespih ederler.

– Diyanet İşleri

Onlar gece gündüz ara vermeyerek (Onu) tesbîh (ve tenzîh) ediyorlar.

– Hasan Basri Çantay

Hiç ara vermeksizin, gece gündüz O'nu noksanlıklardan tenzih ederler.

– Seyyid Kutub

أَمِ ٱتَّخَذُوٓاْ ءَالِهَةٗ مِّنَ ٱلۡأَرۡضِ هُمۡ يُنشِرُونَ ٢١

Yoksa bir takım ilâhlar edindiler de arzdan neşri onlar mı yapacaklar? Yerde gökte Allah’tan başka ilâhlar olsa idi ikisi de fâsid olmuş gitmişti, Rabbin o Arş’ın Rabb’i Allah münezzeh sübhandır onların isnad ettikleri vasıflardan.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yoksa onlar; yerden bir takım tanrılar edindiler de onlar mı ölüleri diriltecekler?

– İbni Kesir

Yoksa yerden, ölüleri diriltebilecek birtakım ilâhlar mı edindiler?

– Diyanet İşleri

Yoksa onlar yerden bir takım Tanrılar edindiler de (ölüleri) onları mı diriltecekler?

– Hasan Basri Çantay

Yoksa müşrikler, ölüleri diriltebilecek yeryüzü kaynaklı ilahlar mı edindiler?

– Seyyid Kutub

لَوۡ كَانَ فِيهِمَآ ءَالِهَةٌ إِلَّا ٱللَّهُ لَفَسَدَتَاۚ فَسُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ رَبِّ ٱلۡعَرۡشِ عَمَّا يَصِفُونَ ٢٢

Yoksa bir takım ilâhlar edindiler de arzdan neşri onlar mı yapacaklar? Yerde gökte Allah’tan başka ilâhlar olsa idi ikisi de fâsid olmuş gitmişti, Rabbin o Arş’ın Rabb’i Allah münezzeh sübhandır onların isnad ettikleri vasıflardan.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Eğer göklerde ve yerde Allah'tan başka tanrılar olsaydı; bunların ikisi de muhakkak bozulup gitmişti. Arş'ın Rabbı olan Allah; onların nitelendirdiklerinden münezzehtir.

– İbni Kesir

Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka ilâhlar olsaydı, kesinlikle ikisinin de düzeni bozulurdu. Demek ki, Arş’ın Rabbi Allah, onların nitelemelerinden uzaktır, yücedir.

– Diyanet İşleri

Eğer her ikisinde Allahdan başka Tanrılar olsaydı onların ikisi de muhakkak ki harab olup gitmişdi. Demek, arşın Rabbi olan Allah, onların vasf (ve isnâd) edegeldikleri şeylerden yücedir, münezzehdir.

– Hasan Basri Çantay

Eğer yerde ve gökte Allah'dan başka ilahlar olsaydı yerin ve göğün düzeni altüst olurdu. Arş'ın rabbi olan Allah, o müşriklerin asılsız yakıştırmalarından münezzehtir.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu