بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِذْ دَخَلُواْ عَلَيْهِ فَقَالُواْ سَلَٰمًا قَالَ إِنَّا مِنكُمْ وَجِلُونَ ٥٢

O vakit ki yanına girdiler de, selâm dediler, biz dedi: sizden cidden korkuyoruz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالُواْ لَا تَوْجَلْ إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَٰمٍ عَلِيمٍ ٥٣

Korkma, dediler: biz sana Alim bir oğul tebşir ediyoruz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالَ أَبَشَّرْتُمُونِى عَلَىٰٓ أَن مَّسَّنِىَ ٱلْكِبَرُ فَبِمَ تُبَشِّرُونَ ٥٤

Beni mi, dedi: tebşir ettiniz? Bana ihtiyarlık gelip çatmışken, artık beni ne suretle tebşir edersiniz?

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالُواْ بَشَّرْنَٰكَ بِٱلْحَقِّ فَلَا تَكُن مِّنَ ٱلْقَٰنِطِينَ ٥٥

Seni dediler: emri hakkile tebşir ettik, onun için ümidi kesenlerden olma.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالَ وَمَن يَقْنَطُ مِن رَّحْمَةِ رَبِّهِۦٓ إِلَّا ٱلضَّآلُّونَ ٥٦

Rabbin’in rahmetinden, dedi: sapkınlardan başka kim ümidi keser?

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ أَيُّهَا ٱلْمُرْسَلُونَ ٥٧

Ey mürseller, dedi: bunu müteakıb memuriyyetiniz nedir?

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالُوٓاْ إِنَّآ أُرْسِلْنَآ إِلَىٰ قَوْمٍ مُّجْرِمِينَ ٥٨

Haberin olsun dediler: biz mücrim bir kavme gönderildik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

إِلَّآ ءَالَ لُوطٍ إِنَّا لَمُنَجُّوهُمْ أَجْمَعِينَ ٥٩

Ancak ali Lût müstesna biz onların hepsini behemehal kurtaracağız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

إِلَّا ٱمْرَأَتَهُۥ قَدَّرْنَآۙ إِنَّهَا لَمِنَ ٱلْغَٰبِرِينَ ٦٠

Ancak karısını takdir ettik o muhakkak kalacaklardandır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَلَمَّا جَآءَ ءَالَ لُوطٍ ٱلْمُرْسَلُونَ ٦١

Bunun üzerine vaktâ ki âli Lût’a mürseller geldiler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالَ إِنَّكُمْ قَوْمٌ مُّنكَرُونَ ٦٢

Siz, dedi: cidden ürkülecek bir kavmsiniz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu