بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

ٱدۡخُلُوهَا بِسَلَٰمٍ ءَامِنِينَ ٤٦

Girin onlara selâmetle emîn emîn.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَنَزَعۡنَا مَا فِي صُدُورِهِم مِّنۡ غِلٍّ إِخۡوَٰنًا عَلَىٰ سُرُرٖ مُّتَقَٰبِلِينَ ٤٧

Sinelerindeki kînleri soymuşuzdur da ihvan olarak köşkler üzere karşı karşıya otururlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

لَا يَمَسُّهُمۡ فِيهَا نَصَبٞ وَمَا هُم مِّنۡهَا بِمُخۡرَجِينَ ٤٨

Orada kendilerine hiç bir zahmet tokunmaz, onlar oradan çıkarılacak da değildirler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

۞ نَبِّئۡ عِبَادِيٓ أَنِّيٓ أَنَا ٱلۡغَفُورُ ٱلرَّحِيمُ ٤٩

Haber ver kullarıma ki hakikat ben, benim öyle Gafur, öyle Rahim.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَأَنَّ عَذَابِي هُوَ ٱلۡعَذَابُ ٱلۡأَلِيمُ ٥٠

Bununla beraber azâbım da azâbı elîm.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَنَبِّئۡهُمۡ عَن ضَيۡفِ إِبۡرَٰهِيمَ ٥١

Hem onlara İbrahim’in müsafirlerinden bahs et.

– Elmalılı Hamdi Yazır

إِذۡ دَخَلُواْ عَلَيۡهِ فَقَالُواْ سَلَٰمٗا قَالَ إِنَّا مِنكُمۡ وَجِلُونَ ٥٢

O vakit ki yanına girdiler de, selâm dediler, biz dedi: sizden cidden korkuyoruz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالُواْ لَا تَوۡجَلۡ إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَٰمٍ عَلِيمٖ ٥٣

Korkma, dediler: biz sana Alim bir oğul tebşir ediyoruz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالَ أَبَشَّرۡتُمُونِي عَلَىٰٓ أَن مَّسَّنِيَ ٱلۡكِبَرُ فَبِمَ تُبَشِّرُونَ ٥٤

Beni mi, dedi: tebşir ettiniz? Bana ihtiyarlık gelip çatmışken, artık beni ne suretle tebşir edersiniz?

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالُواْ بَشَّرۡنَٰكَ بِٱلۡحَقِّ فَلَا تَكُن مِّنَ ٱلۡقَٰنِطِينَ ٥٥

Seni dediler: emri hakkile tebşir ettik, onun için ümidi kesenlerden olma.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالَ وَمَن يَقۡنَطُ مِن رَّحۡمَةِ رَبِّهِۦٓ إِلَّا ٱلضَّآلُّونَ ٥٦

Rabbin’in rahmetinden, dedi: sapkınlardan başka kim ümidi keser?

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu