بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

إِلَىٰ يَوْمِ ٱلْوَقْتِ ٱلْمَعْلُومِ ﴿٣٨

Vakti malûm gününe kadar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bilinen gün gelene kadar.

— İbni Kesir

(37-38) Allah da, "O hâlde, sen vakti (yalnızca benim tarafımdan) bilinen güne (kıyamete) kadar mühlet verilenlerdensin" dedi.

— Diyanet İşleri

(37-38) Buyurdu: «O halde sen (ındallah) ma'lûm olan (bir) zamanın gününe kadar gecikdirilenlerdensin».

— Hasan Basri Çantay

O belirli vaktin gününe kadar.

— Seyyid Kutub

قَالَ رَبِّ بِمَآ أَغْوَيْتَنِى لَأُزَيِّنَنَّ لَهُمْ فِى ٱلْأَرْضِ وَلَأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ ﴿٣٩

Rabbim, dedi: beni azdırmana kasem ederim ki her halde ben onlar için arzda tezyinat yapacağım ve hepsini iğvâ edeceğim.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Dedi ki: Rabbım; beni azdırdığın için, andolsun ki; ben de onlara yeryüzündeki fenalıkları güzel göstereceğim ve onların hepsini azdıracağım.

— İbni Kesir

(39-40) İblis, “Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım” dedi.

— Diyanet İşleri

«Ey Rabbim, dedi, beni azdırdığın şey'e (rahmetinden tard etmene) mukaabil ben de andolsun yer (yüzün) de onlar (ın ma'sıyetlerini) her halde süsleyeceğim (onları kendilerine hoş göstereceğim). Onların hepsini, topdan, muhakkak ki, azdıracağım».

— Hasan Basri Çantay

İblis dedi ki; «Ey Rabbim, beni kışkırtıp sapıklığa düşürdüğün için dünyada kötülüğü onlara cazip göstererek hepsini yoldan çıkaracağım.

— Seyyid Kutub

إِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ ٱلْمُخْلَصِينَ ﴿٤٠

Ancak içlerinden ihlâs verilen kulların müstesnâ.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ancak içlerinden ihlas verilen kulların müstesna.

— İbni Kesir

(39-40) İblis, “Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım” dedi.

— Diyanet İşleri

«Ancak onlardan ihlâsa erdirilmiş kulların müstesna».

— Hasan Basri Çantay

Sadece onların arasındaki seçkin kulların hariç.

— Seyyid Kutub

قَالَ هَٰذَا صِرَٰطٌ عَلَىَّ مُسْتَقِيمٌ ﴿٤١

Bu, dedi: bir câdde "teahhüd ederim" dos doğru.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Buyurdu ki: İşte, Benim taahhüd ettiğim dosdoğru yol budur.

— İbni Kesir

(41-42) Allah, “İşte bu bana ulaştıran dosdoğru yoldur. Azgınlardan sana uyanlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin yoktur” dedi.

— Diyanet İşleri

Buyurdu ki: «İşte bu, bana göre (hak ve lâyık) olan doğru bir yoldur».

— Hasan Basri Çantay

Allah dedi ki; «İşte bana ileten doğru yolum budur.»

— Seyyid Kutub

إِنَّ عِبَادِى لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَٰنٌ إِلَّا مَنِ ٱتَّبَعَكَ مِنَ ٱلْغَاوِينَ ﴿٤٢

Hakikat o kullarım, senin onlar üzerine bir sultan yoktur, ancak azgınlardan sana uyanlar başka.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki kullarımın üzerinde senin bir nüfuzun olmaz. Ancak sana uyan sapıklar müstesna.

— İbni Kesir

(41-42) Allah, “İşte bu bana ulaştıran dosdoğru yoldur. Azgınlardan sana uyanlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin yoktur” dedi.

— Diyanet İşleri

«Benim kullarımın üzerinde senin hiç bir tahakküm (ün) yokdur. Meğer ki azıb sapanlardan sana tâbi' olanlar olsun».

— Hasan Basri Çantay

Sana uyan sapıklar dışındaki kullarım üzerinde senin hiçbir nüfuzun, hiçbir etkileme gücün yoktur.

— Seyyid Kutub

وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمَوْعِدُهُمْ أَجْمَعِينَ ﴿٤٣

Elbet bunların da hepsinin mevıdleri şüphesiz cehennem.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şüphesiz onların hepsine vaadolunan yer, cehennemdir.

— İbni Kesir

Şüphesiz cehennem, onların hepsinin buluşacağı yerdir.

— Diyanet İşleri

«Şeksiz şübhesiz onların topuna va'd olunan yer cehennemdir».

— Hasan Basri Çantay

Onların hepsinin buluşma yerleri cehennemdir.

— Seyyid Kutub

لَهَا سَبْعَةُ أَبْوَٰبٍ لِّكُلِّ بَابٍ مِّنْهُمْ جُزْءٌ مَّقْسُومٌ ﴿٤٤

Onun yedi kapısı vardır, her kapıya onlardan bir cüz-i maksum.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onun yedi kapısı vardır. Ve her kapıdan onların girecekleri bir kısım vardır.

— İbni Kesir

Onun yedi kapısı vardır ve her kapıya onlardan bir grup ayrılmıştır.

— Diyanet İşleri

«Onun yedi kapısı, onlardan her kapının (onlara) ayrılmış birer nasıybi vardır».

— Hasan Basri Çantay

Oranın yedi kapısı vardır. Her kapıdan hangi cehennemlik grupların içeriye girecekleri belirlenmiştir.

— Seyyid Kutub

إِنَّ ٱلْمُتَّقِينَ فِى جَنَّٰتٍ وَعُيُونٍ ﴿٤٥

Elbette müttekiler, cennetler, pınarlar içinde.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Müttakiler ise; muhakkak ki cennetler ve pınarlar içindedirler.

— İbni Kesir

Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, cennetler içinde ve pınarlar başındadır.

— Diyanet İşleri

Takvaa sâhibleri muhakkak cennetlerde, pınar (baş) larındadır.

— Hasan Basri Çantay

Kötülükten sakınanlar ise, cennetteler ve pınar başlarındadırlar.

— Seyyid Kutub

ٱدْخُلُوهَا بِسَلَٰمٍ ءَامِنِينَ ﴿٤٦

Girin onlara selâmetle emîn emîn.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Selametle ve güven içinde girin oraya.

— İbni Kesir

Onlara, “Girin oraya esenlikle, güven içinde” denilir.

— Diyanet İşleri

Selâmetle; korkusuz korkusuz girin oraya.

— Hasan Basri Çantay

Onlara «Esenlikle ve güven içinde oraya giriniz» denir.

— Seyyid Kutub

وَنَزَعْنَا مَا فِى صُدُورِهِم مِّنْ غِلٍّ إِخْوَٰنًا عَلَىٰ سُرُرٍ مُّتَقَٰبِلِينَ ﴿٤٧

Sinelerindeki kînleri soymuşuzdur da ihvan olarak köşkler üzere karşı karşıya otururlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Biz, onların gönüllerindeki kini söküp attık. Artık onlar kardeş olarak sedirler üzerinde karşılıklı otururlar.

— İbni Kesir

Biz, onların kalplerindeki kini söküp attık. Artık onlar sedirler üzerinde, kardeşler olarak karşılıklı otururlar.

— Diyanet İşleri

Biz onların göğüslerindeki kîni söküb atdık (atacağız. Onlar) kardeşler haalinde, karşı karşıya tahtları üzerindedirler (tahtlarına dayanarak oturacaklardır).

— Hasan Basri Çantay

Biz cennetliklerin kalplerindeki tüm kin tortularını çekip çıkardık, onlar orada karşılıklı koltuklarda oturan kardeşlerdir.

— Seyyid Kutub

لَا يَمَسُّهُمْ فِيهَا نَصَبٌ وَمَا هُم مِّنْهَا بِمُخْرَجِينَ ﴿٤٨

Orada kendilerine hiç bir zahmet tokunmaz, onlar oradan çıkarılacak da değildirler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onlara orada hiç bir yorgunluk ve zahmet değmez. Oradan çıkarılacak da değillerdir.

— İbni Kesir

Onlara orada hiçbir yorgunluk dokunmaz, onlar oradan çıkarılacak da değillerdir.

— Diyanet İşleri

Orada bunlara hiçbir yorgunluk ve zahmet değmeyecek. Oradan bunlar çıkarılacak da değildirler.

— Hasan Basri Çantay

Onlar orada bıkkınlık hissetmezler, oradan çıkarılmaları da sözkonusu değildir.

— Seyyid Kutub

AYARLAR