043 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِنَّا جَعَلۡنَٰهُ قُرۡءَٰنًا عَرَبِيّٗا لَّعَلَّكُمۡ تَعۡقِلُونَ ٣

Hakkā Biz onu Arabî olarak okunacak bir Kur’an kıldık ki akıl erdiresiniz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Düşünüp anlamanız için onu Arapça bir Kur'an yaptık.

– Seyyid Kutub

Apaçık Kitab'a andolsun ki, iyice anlayasınız diye biz, onu Arapça bir Kur'an yaptık.

– Diyanet İşleri

وَإِنَّهُۥ فِيٓ أُمِّ ٱلۡكِتَٰبِ لَدَيۡنَا لَعَلِيٌّ حَكِيمٌ ٤

Ve hakikat o, Bizim nezdimizdeki ana kitapta çok yüksek, çok hikmetlidir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O, katımızda bulunan ana kitabdadır. Şanı yücedir, hikmetle doludur.

– Seyyid Kutub

Şüphesiz o, katımızdaki ana kitapta (Levh-i Mahfuz'da) mevcuttur, çok yücedir, hikmetlerle doludur.

– Diyanet İşleri

أَفَنَضۡرِبُ عَنكُمُ ٱلذِّكۡرَ صَفۡحًا أَن كُنتُمۡ قَوۡمٗا مُّسۡرِفِينَ ٥

Siz müsrif bir kavim olduğunuz için şimdi sizden o öğüdü bertaraf mı edeceğiz?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Siz, haddi aşan kimseler oldunuz diye, sizi Kur'an'la uyarmaktan vaz mı geçelim?

– Seyyid Kutub

Haddi aşan bir topluluk oldunuz diye vazgeçip Zikir'le (Kur'an'la) sizi uyarmaktan geri mi duralım?

– Diyanet İşleri

وَكَمۡ أَرۡسَلۡنَا مِن نَّبِيّٖ فِي ٱلۡأَوَّلِينَ ٦

Hâlbuki evvelkiler içinde Biz nice peygamber gönderdik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Biz, sizden önce gelenlere nice peygamberler gönderdik.

– Seyyid Kutub

Halbuki daha önceki toplumlara da nice peygamberler göndermiştik.

– Diyanet İşleri

وَمَا يَأۡتِيهِم مِّن نَّبِيٍّ إِلَّا كَانُواْ بِهِۦ يَسۡتَهۡزِءُونَ ٧

Hiçbir peygamber de gelmiyordu ki kendilerine onunla mutlak eğlenmesinler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar, kendilerine gelen her peygamberi mutlaka alaya alırlardı.

– Seyyid Kutub

(Onlar da) kendilerine gelen her peygamberle mutlaka alay ediyorlardı.

– Diyanet İşleri

فَأَهۡلَكۡنَآ أَشَدَّ مِنۡهُم بَطۡشٗا وَمَضَىٰ مَثَلُ ٱلۡأَوَّلِينَ ٨

Onun için Biz onlardan daha sert pençelileri helâk ettik ve evvelkilerin meseli geçti.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bizde bunlardan daha güçlü oları o kavimleri helak ettik. Öncekilere dair nice misaller geçmiştir.

– Seyyid Kutub

Biz, onlardan daha çetinlerini de helak ettik. Öncekilerin örneği geçti!

– Diyanet İşleri

وَلَئِن سَأَلۡتَهُم مَّنۡ خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ لَيَقُولُنَّ خَلَقَهُنَّ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡعَلِيمُ ٩

Celâlim hakkı için sorsan onlara o gökleri ve yeri kim yarattı?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun onlara: «Gökleri ve yeri kim yarattı?» diye sorsan elbette «Onları, çok üstün, çok bilen Allah yarattı» diyeceklerdir.

– Seyyid Kutub

Andolsun, onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, mutlaka, "Onları mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen (Allah) yarattı" diyeceklerdir.

– Diyanet İşleri

ٱلَّذِي جَعَلَ لَكُمُ ٱلۡأَرۡضَ مَهۡدٗا وَجَعَلَ لَكُمۡ فِيهَا سُبُلٗا لَّعَلَّكُمۡ تَهۡتَدُونَ ١٠

“Elbette” diyecekler, “onları O Azîz, Alîm yarattı.” O ki Arz’ı sizin için bir beşik yaptı ve doğru gidesiniz diye size yollar açtı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O; size yeri beşik kılan ve doğru gitmeniz için yeryüzünde size yollar gösterendir.

– Seyyid Kutub

O, yeryüzünü size beşik yapan ve gideceğiniz yere ulaşasınız diye sizin için orada yollar var edendir.

– Diyanet İşleri

وَٱلَّذِي نَزَّلَ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءَۢ بِقَدَرٖ فَأَنشَرۡنَا بِهِۦ بَلۡدَةٗ مَّيۡتٗاۚ كَذَٰلِكَ تُخۡرَجُونَ ١١

Ve O ki yukarıdan bir miktar ile bir su indirmekte ve onunla ölü bir beldeye hayat neşretmekteyiz, işte siz de öyle çıkarılacaksınız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Gökten bir ölçüye göre suyu indiren O'dur. Biz onunla kupkuru ölü bir memlekete hayat verdik. İşte böyle sizde tekrar diriltileceksiniz.

– Seyyid Kutub

O gökten bir ölçüye göre yağmur indirendir. Biz onunla ölü araziyi canlandırdık. İşte siz de, böyle diriltileceksiniz.

– Diyanet İşleri

وَٱلَّذِي خَلَقَ ٱلۡأَزۡوَٰجَ كُلَّهَا وَجَعَلَ لَكُم مِّنَ ٱلۡفُلۡكِ وَٱلۡأَنۡعَٰمِ مَا تَرۡكَبُونَ ١٢

Ve O ki bütün çiftleri yarattı ve sizin için gemilerden ve yumuşak hayvanlardan bineceğiniz şeyler yaptı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bütün çiftleri Allah yarattı, size bineceğiniz gemiler ve hayvanlar var etti.

– Seyyid Kutub

O bütün çiftleri yaratan, üzerlerine kurulasınız, sonra da, kurulduğunuzda, Rabbinizin nimetini hatırlayasınız ve "Bunu hizmetimize veren Allah'ın şanı yücedir. Bunlara bizim gücümüz yetmezdi. Şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz" diyesiniz diye sizin için bindiğiniz gemileri ve hayvanları yaratandır.

– Diyanet İşleri

لِتَسۡتَوُۥاْ عَلَىٰ ظُهُورِهِۦ ثُمَّ تَذۡكُرُواْ نِعۡمَةَ رَبِّكُمۡ إِذَا ٱسۡتَوَيۡتُمۡ عَلَيۡهِ وَتَقُولُواْ سُبۡحَٰنَ ٱلَّذِي سَخَّرَ لَنَا هَٰذَا وَمَا كُنَّا لَهُۥ مُقۡرِنِينَ ١٣

Ki sırtlarına kurulasınız, sonra üzerine kurulduğunuzda Rabbinizin nimetini anıp diyesiniz: “Tenzih O Sübhân’a ki bunu bize musahhar kılmış, yoksa biz bunu yanaştıramazdık

– Elmalılı Hamdi Yazır

Böylece onların sırtına binip, üzerlerine yerleşince, Rabbinizin nimetini anarak «Bunu bizim hizmetimize veren Allah'ın şanı yücedir, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik» demeniz içindir.

– Seyyid Kutub

O bütün çiftleri yaratan, üzerlerine kurulasınız, sonra da, kurulduğunuzda, Rabbinizin nimetini hatırlayasınız ve "Bunu hizmetimize veren Allah'ın şanı yücedir. Bunlara bizim gücümüz yetmezdi. Şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz" diyesiniz diye sizin için bindiğiniz gemileri ve hayvanları yaratandır.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu