056 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَبُسَّتِ ٱلۡجِبَالُ بَسّٗا ٥

dağlar bir serpiliş serpildiği

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dağlar paramparça olup,

– Seyyid Kutub

(3-7) Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır.

– Diyanet İşleri

فَكَانَتۡ هَبَآءٗ مُّنۢبَثّٗا ٦

hepsi dağılıp ber-hevâ bir hebâ olduğu

– Elmalılı Hamdi Yazır

Toz halinde boşluğa dağıldığı zaman.

– Seyyid Kutub

(3-7) Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır.

– Diyanet İşleri

وَكُنتُمۡ أَزۡوَٰجٗا ثَلَٰثَةٗ ٧

siz de üç sınıf olduğunuz zaman

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sizler üç gruba ayrıldığınız zaman.

– Seyyid Kutub

(3-7) Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır.

– Diyanet İşleri

فَأَصۡحَٰبُ ٱلۡمَيۡمَنَةِ مَآ أَصۡحَٰبُ ٱلۡمَيۡمَنَةِ ٨

ki sağda “ashâb-ı meymene” ne “ashâb-ı meymene!”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Defterleri sağdan verilenler. Ne mutlu onlara!

– Seyyid Kutub

Ahiret mutluluğuna erenler var ya; ne mutlu kimselerdir!

– Diyanet İşleri

وَأَصۡحَٰبُ ٱلۡمَشۡـَٔمَةِ مَآ أَصۡحَٰبُ ٱلۡمَشۡـَٔمَةِ ٩

Solda “ashâb-ı meş’eme”; ne “ashâb-ı meş’eme!”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Defterleri soldan verilenler. Vay gele başlarına!

– Seyyid Kutub

Kötülüğe batanlara gelince; ne mutsuz kimselerdir!

– Diyanet İşleri

وَٱلسَّٰبِقُونَ ٱلسَّٰبِقُونَ ١٠

İlerde sâbikūn, işte o sâbikūn.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve öncüler, hep önden gidenler.

– Seyyid Kutub

(10-11) (İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah’a) yaklaştırılmış kimselerdir.

– Diyanet İşleri

أُوْلَٰٓئِكَ ٱلۡمُقَرَّبُونَ ١١

Onlar na‘îm cennetlerinde mukarrebûn.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar Allah'a yakındırlar.

– Seyyid Kutub

(10-11) (İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah’a) yaklaştırılmış kimselerdir.

– Diyanet İşleri

فِي جَنَّٰتِ ٱلنَّعِيمِ ١٢

Onlar na‘îm cennetlerinde mukarrebûn.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bol nimetli cennetlerdedirler.

– Seyyid Kutub

Onlar, Naîm cennetlerindedirler.

– Diyanet İşleri

ثُلَّةٞ مِّنَ ٱلۡأَوَّلِينَ ١٣

Bir çok evvelînden

– Elmalılı Hamdi Yazır

Çoğu öncü ümmetlerden,

– Seyyid Kutub

(13-14) Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir.

– Diyanet İşleri

وَقَلِيلٞ مِّنَ ٱلۡأٓخِرِينَ ١٤

biraz da âhirînden.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Birazı da sonrakilerdendir.

– Seyyid Kutub

(13-14) Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir.

– Diyanet İşleri

عَلَىٰ سُرُرٖ مَّوۡضُونَةٖ ١٥

Murassa‘ tahtlar üstünde

– Elmalılı Hamdi Yazır

Altın işlemeli tahtlarda otururlar.

– Seyyid Kutub

(15-16) Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevheratla işlenmiş tahtlar üzerindedirler.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu