بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

يَوۡمَ تَمُورُ ٱلسَّمَآءُ مَوۡرٗا ٩

O gün gök bir çalkanışla çalkalanır,

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَتَسِيرُ ٱلۡجِبَالُ سَيۡرٗا ١٠

dağlar da bir yürüyüş yürür,

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَوَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ ١١

vay haline artık o gün o yalan söyleyenlerin

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

ٱلَّذِينَ هُمۡ فِي خَوۡضٖ يَلۡعَبُونَ ١٢

ki, onlar daldıkları bir batakta oynayıp duruyorlar.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

يَوۡمَ يُدَعُّونَ إِلَىٰ نَارِ جَهَنَّمَ دَعًّا ١٣

O gün onlar cehenneme bir kakılış kakılacak:

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

هَٰذِهِ ٱلنَّارُ ٱلَّتِي كُنتُم بِهَا تُكَذِّبُونَ ١٤

İşte bu sizin o yalan deyip durduğunuz ateş! diye.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

أَفَسِحۡرٌ هَٰذَآ أَمۡ أَنتُمۡ لَا تُبۡصِرُونَ ١٥

Bu da mı sihir, yoksa siz görmüyor musunuz?

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

ٱصۡلَوۡهَا فَٱصۡبِرُوٓاْ أَوۡ لَا تَصۡبِرُواْ سَوَآءٌ عَلَيۡكُمۡۖ إِنَّمَا تُجۡزَوۡنَ مَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ ١٦

Yaslanın ona bakalım, ister sabredin, ister etmeyin, artık hepsi sizin için birdir; sadece yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

إِنَّ ٱلۡمُتَّقِينَ فِي جَنَّٰتٖ وَنَعِيمٖ ١٧

Fakat (günahlardan) korunanlar cennetlerde, nimet içindedirler.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَٰكِهِينَ بِمَآ ءَاتَىٰهُمۡ رَبُّهُمۡ وَوَقَىٰهُمۡ رَبُّهُمۡ عَذَابَ ٱلۡجَحِيمِ ١٨

Rablerinin kendilerine verdiği ile sefa sürmektedirler. Rableri onları, cehennem azabından korumuştur.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

كُلُواْ وَٱشۡرَبُواْ هَنِيٓـَٔۢا بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ ١٩

Yaptıklarınıza karşılık yeyin, için, afiyetler olsun ,

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00