بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لِمَ تَقُولُونَ مَا لَا تَفْعَلُونَ ٢
Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?
Bu surenin adı 4. ayetinden alınmıştır.
Bu surenin nüzul zamanı konusunda bilgi veren herhangi bir muteber rivayete rastlamış değilim. Ancak muhtevasından, surenin -muhtemelen- Uhud Savaşı'na yakın bir dönemde nazil olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü surenin satır aralarında birtakım hadiselere değinide bulunulmaktadır ki bu hadiseler işaret ettiğimiz dönemle alâkalıdır.
Bu surede müminler, İslâm'a ihlasla bağlanmaya davet edilerek, Allah yolunda mallarını, canlarını feda etmeleri hususunda teşvik olunmaktadırlar. Ayrıca surede (a) İmanı zayıf Müslümanlara, (b) İnanmadıkları halde mümin oldukları iddiasında bulunan münafıklara, (c) İhlaslı müminlere seslenilmektedir. Bazan ilk iki gruba birden hitap edilirken, bazan sırf münafıklara, bazan de ihlaslı müminlere hitap edilmektedir. Hangi ayetin hangi gruba hitap ettiğine gelince bu, ayetlerin uslûbundan açıkça belli olmaktadır.
1-4. Surenin başında iman edenlere seslenilerek, "Söylediklerinin aksine davrananlar Allah indinde gazabı haketmiş kimselerdir. Allah ise, kendi yolunda kurşunla kaynatılmış binalar gibi saf saf çarpışanları sever." denilmiştir.
5-7. Hz. Peygamber'in (s.a.) ümmeti, dinin ve peygamberin karşısında nasıl bir tavır takınmaları gerektiği hususunda uyarılmıştır. "Sizler İsrailoğulları'nın, peygamberleri Musa'ya davrandıkları gibi davranmamalısınız." Yani, onlar Hz. Musa'nın peygamber olduğunu bilmelerine rağmen, onu çok incitmişler ve ayrıca açık açık ayetlerini görmelerine rağmen Hz. İsa'yı da yalanlamaktan kaçınmamışlardı. Fakat sonunda, bu ümmetin zihniyeti bozulmuş, hidayeti kabul etmeye müsait tabiatları dejenere olmuş ve hayrı algılamaktan mahrum kalmışlardır. Şimdi de onların, bir toplumun takdir edebileceği hiçbir yanları yoktur.
8-9. Bu ayetlerde; Yahudiler, Hıristiyanlar ve onlarla işbirliği halindeki münafıklar, Allah'ın nurunu söndürmek için ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, yine de bu nurun yayılmaya devam edeceği ve müşrikler istemese bile Hz. Muhammed'in (s.a) getirdiği dinin, diğer dinlere galip geleceği bildirilmektedir.
10-13. Bu bölümde de, müminlere dünya ve ahirette başarı kazanmanın tek yolunun, Allah'a ve Rasûlü'ne ihlasla inanmak, Allah yolunda can ve mal ile cihad etmek olduğu gösterilmektedir. Ahirette bunun mükafatı, Allah'ın azabından kurtuluş, günahların bağışlanması ve cennetin ebedi nimetlerine kavuşmaktır. Dünyadaki mükafaat ise, Allah'ın rızası, yardımı ve fethidir.
14. Surenin sonunda, yine müminlere hitaben, "İsa'nın havarileri kafirler karşısında peygamberlerine yardım ederek nasıl Allah'ın yardımcıları (Ensarullah) olmuşlar ve kendilerinden önceki müminler gibi Allah'ın rızasını kazanmışlarsa, sizler de kafirler karşısında Muhammed'e yardım ederek Allah'ın rızasını kazanın" denilmiştir.
Kaynak: Mevdûdî - Tefhimu'l Kur'an
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لِمَ تَقُولُونَ مَا لَا تَفْعَلُونَ ٢
Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?