038 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِذۡ عُرِضَ عَلَيۡهِ بِٱلۡعَشِيِّ ٱلصَّٰفِنَٰتُ ٱلۡجِيَادُ ٣١

Arzolundukta kendisine akşam üstü sâfinât hâlinde hâlis atlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ona bir akşam üstü, çalımlı ve safkan koşu atları sunulmuştu.

– Seyyid Kutub

Hani ona akşamüstü bir ayağını tırnağı üstüne dikip üç ayağının üzerinde duran çalımlı ve soylu atlar sunulmuştu.

– Diyanet İşleri

فَقَالَ إِنِّيٓ أَحۡبَبۡتُ حُبَّ ٱلۡخَيۡرِ عَن ذِكۡرِ رَبِّي حَتَّىٰ تَوَارَتۡ بِٱلۡحِجَابِ ٣٢

“Ben” dedi, “o hayır sevgisini Rabbimin zikrinden sevdim”, nihâyet hicâba gizlendi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Süleyman, «Gerçekten ben at (mal) sevgisine Rabb'imi anmayı sağladıkları için düştüm» dedi. Atlar koşup toz perdesi arkasından kayboldular.

– Seyyid Kutub

Süleyman, "Gerçekten ben malı, Rabbimi anmamı sağladığından dolayı çok severim" dedi. Nihayet gözden kaybolup gittikleri zaman, "Onları bana geri getirin" dedi. (Atlar gelince de) bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı.

– Diyanet İşleri

رُدُّوهَا عَلَيَّۖ فَطَفِقَ مَسۡحَۢا بِٱلسُّوقِ وَٱلۡأَعۡنَاقِ ٣٣

“Geri getirin onları bana”, tuttu bacaklarını, boyunlarını silmeye başladı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Süleyman, «Atları bana getirin» dedi. Bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı.

– Seyyid Kutub

Süleyman, "Gerçekten ben malı, Rabbimi anmamı sağladığından dolayı çok severim" dedi. Nihayet gözden kaybolup gittikleri zaman, "Onları bana geri getirin" dedi. (Atlar gelince de) bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı.

– Diyanet İşleri

وَلَقَدۡ فَتَنَّا سُلَيۡمَٰنَ وَأَلۡقَيۡنَا عَلَىٰ كُرۡسِيِّهِۦ جَسَدٗا ثُمَّ أَنَابَ ٣٤

Celâlim hakkı için Süleyman’a bir fitne de verdik ve tahtının üstüne bir cesed bıraktık, sonra tevbe ile rücûʿ etti.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun, Süleyman'ı denedik. Tahtının üstüne bir ceset bıraktık, sonra O, yine eski haline döndü.

– Seyyid Kutub

Andolsun, biz Süleyman'ı imtihan ettik. Tahtının üstüne bir ceset bıraktık. Sonra tövbe edip bize yöneldi.

– Diyanet İşleri

قَالَ رَبِّ ٱغۡفِرۡ لِي وَهَبۡ لِي مُلۡكٗا لَّا يَنۢبَغِي لِأَحَدٖ مِّنۢ بَعۡدِيٓۖ إِنَّكَ أَنتَ ٱلۡوَهَّابُ ٣٥

“Ya Rab! Bana mağfiret buyur ve bana öyle bir mülk bağışla ki ardımdan kimseye yaraşmasın, şüphesiz Sensin bütün dilekleri veren Vehhâb, Sen!” dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Süleyman: «Rabb'im! Beni bağışla, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Sen şüphesiz daima bağışta bulunansın» dedi.

– Seyyid Kutub

Süleyman, "Ey Rabbim! Beni bağışla. Bana, benden sonra kimseye layık olmayacak bir mülk (hükümranlık) bahşet! Şüphesiz sen çok bahşedicisin!" dedi.

– Diyanet İşleri

فَسَخَّرۡنَا لَهُ ٱلرِّيحَ تَجۡرِي بِأَمۡرِهِۦ رُخَآءً حَيۡثُ أَصَابَ ٣٦

Bunun üzerine ona rüzgârı musahhar ettik, emriyle istediği yere yumuşacık cereyan ederdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bunun üzerine Süleyman'ın buyruğu ile istediği yere kolayca giden rüzgârı emrine verdik.

– Seyyid Kutub

Biz de rüzgarı onun buyruğuna verdik. Rüzgar onun emriyle dilediği yere hafif hafif eserdi.

– Diyanet İşleri

وَٱلشَّيَٰطِينَ كُلَّ بَنَّآءٖ وَغَوَّاصٖ ٣٧

Şeytanları da: bütün bennâ’ ve gavvâs.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bina ustalarını ve dalgıçlık yapan şeytanları da emrine verdik.

– Seyyid Kutub

Bina ustası olan ve dalgıçlık yapan her bir şeytanı, bukağılara bağlı olarak diğerlerini de, onun emrine verdik.

– Diyanet İşleri

وَءَاخَرِينَ مُقَرَّنِينَ فِي ٱلۡأَصۡفَادِ ٣٨

Ve daha diğerlerini bendlerde çatılı çatılı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Demir zincirlere bağlı diğer yaratıkları da onun emrine verdik.

– Seyyid Kutub

Bina ustası olan ve dalgıçlık yapan her bir şeytanı, bukağılara bağlı olarak diğerlerini de, onun emrine verdik.

– Diyanet İşleri

هَٰذَا عَطَآؤُنَا فَٱمۡنُنۡ أَوۡ أَمۡسِكۡ بِغَيۡرِ حِسَابٖ ٣٩

“Bu işte” dedik, “Bizim atâmız; artık diler kerem et, diler imsak hesâbı yok”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İşte bizim bağışımız budur; «ister ver, ister tut, hesapsızdır» dedik.

– Seyyid Kutub

"İşte bu bizim ihsanımızdır. Artık sen de (istediğine) hesapsızca ver yahut verme" dedik.

– Diyanet İşleri

وَإِنَّ لَهُۥ عِندَنَا لَزُلۡفَىٰ وَحُسۡنَ مَـَٔابٖ ٤٠

Ve şüphesiz ki ona huzûr-ı izzetimizde bir yakınlık ve bir âkıbet güzelliği var.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu onun, bizim yanımızda yüksek bir makamı ve güzel bir geleceği vardı.

– Seyyid Kutub

Şüphesiz katımızda onun için bir yakınlık ve dönüp geleceği güzel bir yer vardır.

– Diyanet İşleri

وَٱذۡكُرۡ عَبۡدَنَآ أَيُّوبَ إِذۡ نَادَىٰ رَبَّهُۥٓ أَنِّي مَسَّنِيَ ٱلشَّيۡطَٰنُ بِنُصۡبٖ وَعَذَابٍ ٤١

Kulumuz Eyyûb’u da an, o vakti ki Rabbine şöyle nidâ etmişti: “Bak bana: meşakkat ve elem ile bana şeytan dokundu”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ey Muhammed! Kulumuz Eyyub'u da an. O Rabb'ine «Doğrusu şeytan bana yorgunluk ve azab verdi» diye seslenmişti.

– Seyyid Kutub

(Ey Muhammed!) Kulumuz Eyyub'u da an. Hani o, Rabbine, "Şeytan bana bir yorgunluk ve azap dokundurdu" diye seslenmişti.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu