بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَٱللَّهُ خَلَقَ كُلَّ دَآبَّةٖ مِّن مَّآءٖۖ فَمِنۡهُم مَّن يَمۡشِي عَلَىٰ بَطۡنِهِۦ وَمِنۡهُم مَّن يَمۡشِي عَلَىٰ رِجۡلَيۡنِ وَمِنۡهُم مَّن يَمۡشِي عَلَىٰٓ أَرۡبَعٖۚ يَخۡلُقُ ٱللَّهُ مَا يَشَآءُۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ ٤٥

Allah, her hayvanı, (husûsi) bir sudan yarattı. Bunlardan kimi karnı üstünde yürüyor, kimi iki ayak üstünde yürüyor, kimi de dört ayak üstünde yürüyor. Allah dilediği şeyi yaratır, çünkü Allah her şeye kadirdir.

– Ali Fikri Yavuz

لَّقَدۡ أَنزَلۡنَآ ءَايَٰتٖ مُّبَيِّنَٰتٖۚ وَٱللَّهُ يَهۡدِي مَن يَشَآءُ إِلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٖ ٤٦

Gerçekten biz, (emir ve yasaklarımızı bildiren) apaçık ayetler indirdik. Allah dilediği kimseyi doğru yola (İslâm dinine) iletir.

– Ali Fikri Yavuz

وَيَقُولُونَ ءَامَنَّا بِٱللَّهِ وَبِٱلرَّسُولِ وَأَطَعۡنَا ثُمَّ يَتَوَلَّىٰ فَرِيقٞ مِّنۡهُم مِّنۢ بَعۡدِ ذَٰلِكَۚ وَمَآ أُوْلَٰٓئِكَ بِٱلۡمُؤۡمِنِينَ ٤٧

Bir de münafıklar: “-Allah’a ve Rasûlüne inandık ve itaat ettik.” diyorlar da, sonra bunun arkasından bir zümresi yüz çeviriyor. Bunlar, (kalbleriyle inanmış) müminler değillerdir.

– Ali Fikri Yavuz

وَإِذَا دُعُوٓاْ إِلَى ٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ لِيَحۡكُمَ بَيۡنَهُمۡ إِذَا فَرِيقٞ مِّنۡهُم مُّعۡرِضُونَ ٤٨

Aralarında hüküm vermek için, o münafıklar, Allah’ın kitabına ve peygamberine çağrıldıkları vakit bir de bakarsın, onlardan bir fırka yüz çeviriyor.

– Ali Fikri Yavuz

وَإِن يَكُن لَّهُمُ ٱلۡحَقُّ يَأۡتُوٓاْ إِلَيۡهِ مُذۡعِنِينَ ٤٩

Eğer hak kendilerinin olursa, koşarak Peygambere gelirler.

– Ali Fikri Yavuz

أَفِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ أَمِ ٱرۡتَابُوٓاْ أَمۡ يَخَافُونَ أَن يَحِيفَ ٱللَّهُ عَلَيۡهِمۡ وَرَسُولُهُۥۚ بَلۡ أُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلظَّٰلِمُونَ ٥٠

Bunların kalblerinde bir maraz (küfür ve nifak) mı var? Yoksa şüpheye mi düştüler, yahut Allah’ın ve Rasûlünün kendilerine haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, onlar zalim kimselerdir.

– Ali Fikri Yavuz

إِنَّمَا كَانَ قَوۡلَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ إِذَا دُعُوٓاْ إِلَى ٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ لِيَحۡكُمَ بَيۡنَهُمۡ أَن يَقُولُواْ سَمِعۡنَا وَأَطَعۡنَاۚ وَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُفۡلِحُونَ ٥١

Müminler, aralarında hüküm vermek için, Allah’ın kitabına ve peygamberine çağrıldıkları vakit, onların sözü ancak: “-Dinledik ve itaat ettik.” demeleridir. İşte bunlar, zafer bulacak olanlardır.

– Ali Fikri Yavuz

وَمَن يُطِعِ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ وَيَخۡشَ ٱللَّهَ وَيَتَّقۡهِ فَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡفَآئِزُونَ ٥٢

Kim Allah’a ve Rasûlüne itaat eder, yaptığı günahlardan ötürü Allah’dan korkar ve geri kalan ömründe de O’ndan sakınırsa, işte bunlar ebedî saadete kavuşanlardır.

– Ali Fikri Yavuz

۞ وَأَقۡسَمُواْ بِٱللَّهِ جَهۡدَ أَيۡمَٰنِهِمۡ لَئِنۡ أَمَرۡتَهُمۡ لَيَخۡرُجُنَّۖ قُل لَّا تُقۡسِمُواْۖ طَاعَةٞ مَّعۡرُوفَةٌۚ إِنَّ ٱللَّهَ خَبِيرُۢ بِمَا تَعۡمَلُونَ ٥٣

Bir de münafıklar, kendilerine emrettiğin takdirde, muhakkak (savaş ve hicrete) çıkacaklarına en kuvvetli yeminleriyle yemin ettiler. (Ey Rasûlüm, onlara) de ki: (Yalan yere) yemin etmeyin. Sizden istenen halis bir itaattır. Şübhe yok ki Allah, bütün yaptığınız ve yapacağınız şeylerden haberdardır.

– Ali Fikri Yavuz

قُلۡ أَطِيعُواْ ٱللَّهَ وَأَطِيعُواْ ٱلرَّسُولَۖ فَإِن تَوَلَّوۡاْ فَإِنَّمَا عَلَيۡهِ مَا حُمِّلَ وَعَلَيۡكُم مَّا حُمِّلۡتُمۡۖ وَإِن تُطِيعُوهُ تَهۡتَدُواْۚ وَمَا عَلَى ٱلرَّسُولِ إِلَّا ٱلۡبَلَٰغُ ٱلۡمُبِينُ ٥٤

(Ey Rasûlüm), de ki: Allah’a itaat edin, Rasûl’e itaat edin. Eğer bunlara itaat etmekten yüz çevirirseniz, peygambere düşen ancak O’na yükletilen tebliğdir. Sizin üzerinize de, size yükletilendir (icabet etmektir). Eğer O’na itaat ederseniz hidayete erersiniz. Peygamber üzerine icab eden, ancak açık bir tebliğdir.

– Ali Fikri Yavuz

وَعَدَ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مِنكُمۡ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ لَيَسۡتَخۡلِفَنَّهُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ كَمَا ٱسۡتَخۡلَفَ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمۡ دِينَهُمُ ٱلَّذِي ٱرۡتَضَىٰ لَهُمۡ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّنۢ بَعۡدِ خَوۡفِهِمۡ أَمۡنٗاۚ يَعۡبُدُونَنِي لَا يُشۡرِكُونَ بِي شَيۡـٔٗاۚ وَمَن كَفَرَ بَعۡدَ ذَٰلِكَ فَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡفَٰسِقُونَ ٥٥

Sizden iman edib de salih ameller işliyenlere Allah şöyle vaad buyurdu: “- Yemin olsun ki, kendilerinden evvel gelen İsrail oğullarını nasıl kâfirlerin yerine getirdi ise, onları da kâfirlerin arazisine getirecek (hakim kılacak) ve onlara, kendileri için seçtiği dinlerini (İslâm’ı) kuvvetlendirib icra imkânı verecek, onları korkularının arkasından muhakkak emniyete kavuşturacaktır (Allah müslümanların düşmanlarını helâk edecektir). Böylece bana hiç bir şeyi ortak koşmıyarak hep bana ibadet edecekler. Kim de bundan sonra nankörlük ederse, işte onlar asıl fasıklardır.

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00