بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَٱلنَّجۡمِ إِذَا هَوَىٰ ١

Yıldıza; tulûa başladığı zaman kasem olsun ki,

– Ömer Nasuhi Bilmen

مَا ضَلَّ صَاحِبُكُمۡ وَمَا غَوَىٰ ٢

(2-3) Sahibiniz şaşırmadı ve bâtıla inanmadı. Ve hevâdan söz söylemez.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَمَا يَنطِقُ عَنِ ٱلۡهَوَىٰٓ ٣

(2-3) Sahibiniz şaşırmadı ve bâtıla inanmadı. Ve hevâdan söz söylemez.

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِنۡ هُوَ إِلَّا وَحۡيٞ يُوحَىٰ ٤

(4-5) O başka değil, ancak bir vahiydir, vahyolunuverir. Onu kuvvetleri pek şiddetli olan öğretmiştir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

عَلَّمَهُۥ شَدِيدُ ٱلۡقُوَىٰ ٥

(4-5) O başka değil, ancak bir vahiydir, vahyolunuverir. Onu kuvvetleri pek şiddetli olan öğretmiştir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

ذُو مِرَّةٖ فَٱسۡتَوَىٰ ٦

(6-7) Bir kuvvet sahibi ki, hemen dosdoğru göründü. Ve o, en yüksek bir sema kıyısında idi.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَهُوَ بِٱلۡأُفُقِ ٱلۡأَعۡلَىٰ ٧

(6-7) Bir kuvvet sahibi ki, hemen dosdoğru göründü. Ve o, en yüksek bir sema kıyısında idi.

– Ömer Nasuhi Bilmen

ثُمَّ دَنَا فَتَدَلَّىٰ ٨

(8-9) Sonra yaklaştı da aşağıya iniverdi. Derken iki yay kadar veya daha yakın oluverdi.

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَكَانَ قَابَ قَوۡسَيۡنِ أَوۡ أَدۡنَىٰ ٩

(8-9) Sonra yaklaştı da aşağıya iniverdi. Derken iki yay kadar veya daha yakın oluverdi.

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَأَوۡحَىٰٓ إِلَىٰ عَبۡدِهِۦ مَآ أَوۡحَىٰ ١٠

Hemen (Allah Teâlâ'nın) kuluna vahyettiğini vahyetti.

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00