بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
فَقَالَ أَنَا۠ رَبُّكُمُ ٱلۡأَعۡلَىٰ ٢٤
“Benim en yüksek rabbiniz” dedi.
Sizin en yüce Rabbiniz benim dedi.
"Ben, sizin en yüce Rabbinizim!" dedi.
فَأَخَذَهُ ٱللَّهُ نَكَالَ ٱلۡأٓخِرَةِ وَٱلۡأُولَىٰٓ ٢٥
Allah da onu tuttu sonuna önüne nekâl olmak üzere tenkil ediverdi.
Allah bunun üzerine onu dünya ve ahiret azabına uğrattı.
Allah onu, ibret verici şekilde dünya ve âhiret cezasıyla cezalandırdı.
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَعِبۡرَةٗ لِّمَن يَخۡشَىٰٓ ٢٦
Şüphesiz ki bunda bir ibret var, saygı duyacaklar için.
Doğrusu bunda Allah'tan korkan kimseye ders vardır.
Şüphesiz bunda Allah'tan sakınıp korkan kimseler için büyük bir ibret vardır.
ءَأَنتُمۡ أَشَدُّ خَلۡقًا أَمِ ٱلسَّمَآءُۚ بَنَىٰهَا ٢٧
Siz mi daha çetinsiniz yaratılışça yoksa semâ mı? O (Allah) onu binâ etti.
Ey inkarcılar! Sizi yaratmak mı daha zordur, yoksa göğü yaratmak mı?
(Ey inkarcılar!) Sizi yaratmak mı daha zor, yoksa göğü yaratmak mı? Onu Allah kurmuştur.
رَفَعَ سَمۡكَهَا فَسَوَّىٰهَا ٢٨
Boyuna irtifâ‘ verdi, nizâmına koydu
Ki Allah onu bina edip yükseltmiş ve ona şekil vermiştir.
Onu yükseltmiş ve ona düzen ve âhenk vermiştir.
وَأَغۡطَشَ لَيۡلَهَا وَأَخۡرَجَ ضُحَىٰهَا ٢٩
gecesini kararttı, kuşluğunu çıkardı
Gecesini karanlık yapmıştır. Gündüzünü aydınlatmıştır.
O göğün gecesini karanlık yaptı, ışığını da çıkardı.
وَٱلۡأَرۡضَ بَعۡدَ ذَٰلِكَ دَحَىٰهَآ ٣٠
ondan sonra da Arz’ı döşedi.
Ardından yeri düzenlemiştir.
Ardından yeri düzenleyip döşedi.
أَخۡرَجَ مِنۡهَا مَآءَهَا وَمَرۡعَىٰهَا ٣١
Ondan suyunu ve merasını çıkardı
Suyunu ondan çıkarmış ve otlak yer meydana getirmiştir.
Ondan suyunu ve merasını çıkardı.
وَٱلۡجِبَالَ أَرۡسَىٰهَا ٣٢
ve dağlarını oturttu.
Dağları yerleştirmiştir.
Dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.
مَتَٰعٗا لَّكُمۡ وَلِأَنۡعَٰمِكُمۡ ٣٣
Sizin ve davarlarınızın intifâ‘ı için.
Bunları sizin ve hayvanların geçinmesi için yapmıştır.
Bunları sizin için ve hayvanlarınız için bir yarar kaynağı yaptı.
فَإِذَا جَآءَتِ ٱلطَّآمَّةُ ٱلۡكُبۡرَىٰ ٣٤
Fakat geldiği vakit o “tâmme-i kübrâ”
Her şeyi bastıran o büyük felaket geldiği zaman.
En büyük felaket (kıyamet) geldiği zaman, o gün insan yaptıklarını hatırlar.