بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
إِنَّا سَنُلۡقِي عَلَيۡكَ قَوۡلٗا ثَقِيلًا ٥
Çünkü Biz senin üzerine ağır bir söz ilkā edeceğiz.
Çünkü biz sana sorumluluğu ağır bir söz indireceğiz.
Şüphesiz biz sana (sorumluluğu) ağır bir söz vahyedeceğiz.
إِنَّ نَاشِئَةَ ٱلَّيۡلِ هِيَ أَشَدُّ وَطۡـٔٗا وَأَقۡوَمُ قِيلًا ٦
Çünkü gece neş’esi hem daha dokunaklı hem deyişce daha sağlamdır.
Kuşkusuz gece ibadeti, gündüze göre daha zor, fakat sözü daha etkilidir.
Şüphesiz gece ibadetinin etkisi daha fazla, (bu ibadetteki) sözler (Kur’an ve dua okuyuşlar) ise daha düzgün ve açıktır.
إِنَّ لَكَ فِي ٱلنَّهَارِ سَبۡحٗا طَوِيلٗا ٧
Çünkü sana gündüzün uzun bir yüzüş vardır.
Çünkü gündüzleri, seni uzun uzun uğraştıracak işlerin vardır.
Çünkü gündüzün sana uzun bir meşguliyet vardır.
وَٱذۡكُرِ ٱسۡمَ رَبِّكَ وَتَبَتَّلۡ إِلَيۡهِ تَبۡتِيلٗا ٨
Hem Rabbinin ismini an ve mâsivâdan kesilerek O’na çekil.
Rabbinin adını an, bütün varlığınla O'na yönel!
Rabbinin adını an ve bütün benliğinle O’na yönel.
رَّبُّ ٱلۡمَشۡرِقِ وَٱلۡمَغۡرِبِ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ فَٱتَّخِذۡهُ وَكِيلٗا ٩
O maşrık u mağribin rabbi, başka tanrı yok ancak O; o hâlde yalnız O’nu tut vekil.
O doğunun da, batının da Rabbidir, O'ndan başka ilah yoktur. O halde tek dayanağın O olsun.
O, doğunun da batının da Rabbidir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Öyle ise O’nu vekil edin.
وَٱصۡبِرۡ عَلَىٰ مَا يَقُولُونَ وَٱهۡجُرۡهُمۡ هَجۡرٗا جَمِيلٗا ١٠
Ve ağyârın diyeceklerine sabret ve onları bir hecr-i cemîl ile terket, ayrıl.
Müşriklerin senin için dediklerine sabret, yanlarından nazik bir şekilde ayrıl.
Onların söylediklerine sabret ve onlardan güzellikle ayrıl.
وَذَرۡنِي وَٱلۡمُكَذِّبِينَ أُوْلِي ٱلنَّعۡمَةِ وَمَهِّلۡهُمۡ قَلِيلًا ١١
Ve bırak da Bana o tekzib edici zevk u refah sâhiplerini, mühlet ver onlara biraz.
Ayetlerimi yalanlayan o zenginlerin işini bana bırak, onlara biraz süre tanı.
Nimet içinde yüzen o yalanlayıcıları bana bırak ve onlara biraz mühlet ver.
إِنَّ لَدَيۡنَآ أَنكَالٗا وَجَحِيمٗا ١٢
Çünkü Bizim yanımızda bukağılar var ve bir cahîm var.
Çünkü bizim yanımızda ağır zincirler ile cehennem vardır.
(12-13) Çünkü bizim yanımızda (kâfirler için) bukağılar vardır, cehennem vardır, boğazdan zor geçen yiyecekler vardır ve elem dolu bir azap vardır.
وَطَعَامٗا ذَا غُصَّةٖ وَعَذَابًا أَلِيمٗا ١٣
Ve boğaza duran bir taâm ve bir azâb-ı elîm var.
İnsan boğazından geçmez yiyecekler ile acıklı azap vardır.
(12-13) Çünkü bizim yanımızda (kâfirler için) bukağılar vardır, cehennem vardır, boğazdan zor geçen yiyecekler vardır ve elem dolu bir azap vardır.
يَوۡمَ تَرۡجُفُ ٱلۡأَرۡضُ وَٱلۡجِبَالُ وَكَانَتِ ٱلۡجِبَالُ كَثِيبٗا مَّهِيلًا ١٤
O gün ki yer ve dağlar sarsılacak, dağlar erimiş bir kum yığınına dönecektir.
O gün yer ve dağlar şiddetle sarsılır, dağlar gevşek kum yığınlarına dönüşür.
Yerin ve dağların sarsılacağı ve dağların akıp giden kum yığını olacağı günü (kıyameti) hatırla.
إِنَّآ أَرۡسَلۡنَآ إِلَيۡكُمۡ رَسُولٗا شَٰهِدًا عَلَيۡكُمۡ كَمَآ أَرۡسَلۡنَآ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ رَسُولٗا ١٥
Haberiniz olsun Biz size bir resul gönderdik, üzerinizde şâhid, nitekim gönderdiğimiz gibi Firavun’a bir resul.
Ey insanlar, biz nasıl Firavuna bir peygamber gönderdiysek size de davranışlarınızı yakından gözleyecek bir peygamber gönderdik.
(Ey Mekkeliler!) Şüphesiz biz size üzerinize şahitlik edecek bir peygamber gönderdik. Nitekim, Firavun’a da bir peygamber göndermiştik.