083 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

ثُمَّ إِنَّهُمۡ لَصَالُواْ ٱلۡجَحِيمِ ١٦

Sonra muhakkak onlar ateşe girecekler...

– Ali Fikri Yavuz

ثُمَّ يُقَالُ هَٰذَا ٱلَّذِي كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ ١٧

Sonra (onlara) şöyle denilecek: “- İşte (dünyada) inkâr etmiş olduğunuz (azab) budur.”

– Ali Fikri Yavuz

كـَلَّآ إِنَّ كِتَٰبَ ٱلۡأَبۡرَارِ لَفِي عِلِّيِّينَ ١٨

Hayır, (o kâfirler gibi, olmayın). Çünkü itaatkâr olan sadıkların kitabları (amelleri) İlliyyîn’dedir=yedinci kat gökte veya müzeyyen bir kitabda kayıtlıdır.

– Ali Fikri Yavuz

وَمَآ أَدۡرَىٰكَ مَا عِلِّيُّونَ ١٩

Bildin mi, İlliyyîn nedir?

– Ali Fikri Yavuz

كِتَٰبٞ مَّرۡقُومٞ ٢٠

O, (güzel) yazılmış bir kitabdır.

– Ali Fikri Yavuz

يَشۡهَدُهُ ٱلۡمُقَرَّبُونَ ٢١

Ona (Mukarrebûn adlı) melekler şahid olur.

– Ali Fikri Yavuz

إِنَّ ٱلۡأَبۡرَارَ لَفِي نَعِيمٍ ٢٢

Muhakkak (Allah’a itaat eden) iyi kimseler, nimetleri devamlı olan Naîm cennetinde,

– Ali Fikri Yavuz

عَلَى ٱلۡأَرَآئِكِ يَنظُرُونَ ٢٣

Koltuklar üzerinde (neşe ile etrafı) seyrederler.

– Ali Fikri Yavuz

تَعۡرِفُ فِي وُجُوهِهِمۡ نَضۡرَةَ ٱلنَّعِيمِ ٢٤

Öyle ki, nimetlenmelerinin zevkini yüzlerinden tanırsın.

– Ali Fikri Yavuz

يُسۡقَوۡنَ مِن رَّحِيقٖ مَّخۡتُومٍ ٢٥

Onlara (el değmemiş) mühürlü, saf bir şarabdan içirilir.

– Ali Fikri Yavuz

خِتَٰمُهُۥ مِسۡكٞۚ وَفِي ذَٰلِكَ فَلۡيَتَنَافَسِ ٱلۡمُتَنَٰفِسُونَ ٢٦

Onun, (içinde şarab bulunan kabın) mühürü misktir. Artık imrensin imrenecekler...

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu