بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَمَا يُكَذِّبُ بِهِۦٓ إِلَّا كُلُّ مُعۡتَدٍ أَثِيمٍ ١٢
Ki onu ancak her bir haddini aşkın, günaha düşkün tekzib eder.
Oysa onu azgın, günahkardan başkası yalanlamaz.
Onu, ancak her azgın, günahkâr kimse inkar eder.
إِذَا تُتۡلَىٰ عَلَيۡهِ ءَايَٰتُنَا قَالَ أَسَٰطِيرُ ٱلۡأَوَّلِينَ ١٣
Karşısında âyetlerimiz okunurken “evvelkilerin esâtîri” dedi.
Ayetlerimiz kendisine okunduğu zaman 'eskilerin masalları' der.
Ona âyetlerimiz okununca, "Eskilerin masalları" der.
كـَلَّاۖ بَلۡۜ رَانَ عَلَىٰ قُلُوبِهِم مَّا كَانُواْ يَكۡسِبُونَ ١٤
Hayır hayır: fakat onların kazançları kalblerinin üzerine pas bağlamıştır.
Hayır, aksine kazandıkları, kalplerini karatmıştı.
Hayır hayır! Doğrusu onların kazanmakta oldukları kalplerini paslandırmıştır.
كـَلَّآ إِنَّهُمۡ عَن رَّبِّهِمۡ يَوۡمَئِذٖ لَّمَحۡجُوبُونَ ١٥
Hayır hayır: muhakkak ki onlar o gün Rablerinden hicabda kalacaklar.
Hayır, şüphesiz onlar o gün, Rabblerinden mahrum kalacaklardır.
Hayır, şüphesiz onlar, kıyamet günü Rablerini görmekten mahrum bırakılacaklardır.
ثُمَّ إِنَّهُمۡ لَصَالُواْ ٱلۡجَحِيمِ ١٦
Sonra onlar muhakkak cahîme yaslanacaklar.
Sonra onlar, şüphesiz cehenneme sürükleneceklerdir.
Sonra onlar muhakkak cehenneme gireceklerdir.
ثُمَّ يُقَالُ هَٰذَا ٱلَّذِي كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ ١٧
Sonra da denecek: “İşte bu, sizin o tekzib edip durduğunuz”.
Sonra da onlara: «İşte bu, yalanlayıp durduğunuz şeydir» denilecek.
Sonra da onlara, "Yalanlamakta olduğunuz işte budur" denecektir.
كـَلَّآ إِنَّ كِتَٰبَ ٱلۡأَبۡرَارِ لَفِي عِلِّيِّينَ ١٨
Hayır hayır: çünkü ebrârın yazısı illiyyîndedir.
Fakat iyilerin yazısı İlliyyin'dedir.
Hayır (sandıkları gibi değil!) iyilerin yazısı "İlliyyûn"dadır.
وَمَآ أَدۡرَىٰكَ مَا عِلِّيُّونَ ١٩
Bildin mi illiyyîn nedir?
İlliyyinin ne olduğunu bilir misin sen.
"İlliyyûn"un ne olduğunu sen ne bileceksin.
كِتَٰبٞ مَّرۡقُومٞ ٢٠
Terkīm olunmuş bir kitab.
Mühürlenmiş bir kitaptır o.
O yazılmış bir kitaptır.
يَشۡهَدُهُ ٱلۡمُقَرَّبُونَ ٢١
Ki ona mukarrebîn şâhid olurlar.
Yakınlaştırılmış olanlar onu görürler.
Ona, Allah'a yakın olanlar şâhit olur.
إِنَّ ٱلۡأَبۡرَارَ لَفِي نَعِيمٍ ٢٢
Haberiniz olsun ki ebrâr muhakkak bir na‘îm içindedir.
İyiler şüphesiz cennette nimetler içindedirler.
Şüphesiz iyi kimseler, Naîm cennetindedirler.