074 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَقَالَ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّا سِحۡرٞ يُؤۡثَرُ ٢٤

Şöyle dedi: “- Bu ancak (başka sihirbazdan) öğrenilen bir sihirdir.

– Ali Fikri Yavuz

إِنۡ هَٰذَآ إِلَّا قَوۡلُ ٱلۡبَشَرِ ٢٥

Muhakkak bu (kimsenin söylediği söz), bir insan sözüdür.”

– Ali Fikri Yavuz

سَأُصۡلِيهِ سَقَرَ ٢٦

Ben de muhakkak onu (Velid İbni Muğîre’yi) cehenneme sokacağım.

– Ali Fikri Yavuz

وَمَآ أَدۡرَىٰكَ مَا سَقَرُ ٢٧

Hem (Ey Rasûlüm) bilir misin, nedir o cehennem!...

– Ali Fikri Yavuz

لَا تُبۡقِي وَلَا تَذَرُ ٢٨

(İnsanların bedeninde et) bırakmaz, (kemik de) koymaz.

– Ali Fikri Yavuz

لَوَّاحَةٞ لِّلۡبَشَرِ ٢٩

O cehennem, insanları yakıb kavurandır.

– Ali Fikri Yavuz

عَلَيۡهَا تِسۡعَةَ عَشَرَ ٣٠

Üzerinde ondokuz melek var.

– Ali Fikri Yavuz

وَمَا جَعَلۡنَآ أَصۡحَٰبَ ٱلنَّارِ إِلَّا مَلَٰٓئِكَةٗۖ وَمَا جَعَلۡنَا عِدَّتَهُمۡ إِلَّا فِتۡنَةٗ لِّلَّذِينَ كَفَرُواْ لِيَسۡتَيۡقِنَ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡكِتَٰبَ وَيَزۡدَادَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِيمَٰنٗا وَلَا يَرۡتَابَ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡكِتَٰبَ وَٱلۡمُؤۡمِنُونَ وَلِيَقُولَ ٱلَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٞ وَٱلۡكَٰفِرُونَ مَاذَآ أَرَادَ ٱللَّهُ بِهَٰذَا مَثَلٗاۚ كَذَٰلِكَ يُضِلُّ ٱللَّهُ مَن يَشَآءُ وَيَهۡدِي مَن يَشَآءُۚ وَمَا يَعۡلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ إِلَّا هُوَۚ وَمَا هِيَ إِلَّا ذِكۡرَىٰ لِلۡبَشَرِ ٣١

Biz o ateşin muhafızlarını hep meleklerden ibaret kıldık. Sayılarını da ancak kâfir olanlar için bir fitne yaptık, (zira on dokuz meleği azımsayarak onları helâk edebileceklerini sandılar); kendilerine kitab verilenler de Kur’an’ın hak olduğuna inansınlar; (çünkü onların kitablarında da bu meleklerin sayısı on dokuzdur); müminlerin de imanlarını artırsın. Kendilerine kitab verilenlerle müminler (böylece) şüpheye düşmesinler. Kalblerinde bir maraz (nifak) bulunanlarla kâfirler de şöyle desin: “- Allah bu sayı ile beraber hangi şeyi murad etmiştir? İşte Allah dilediğini böyle şaşırtır, dilediğini de yola getirir. Rabbinin ordularını da ancak kendisi bilir. O cehennem de insanlar için ancak bir öğüddür.

– Ali Fikri Yavuz

كـَلَّا وَٱلۡقَمَرِ ٣٢

Hayır, onlar öğüd almazlar! Kamer hakkı için,

– Ali Fikri Yavuz

وَٱلَّيۡلِ إِذۡ أَدۡبَرَ ٣٣

Dönüb geldiği zaman, o gece hakkı için,

– Ali Fikri Yavuz

وَٱلصُّبۡحِ إِذَآ أَسۡفَرَ ٣٤

Ağardığı sıra o sabah hakkı için,

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu