015 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَالَ أَبَشَّرۡتُمُونِي عَلَىٰٓ أَن مَّسَّنِيَ ٱلۡكِبَرُ فَبِمَ تُبَشِّرُونَ ٥٤

“Beni mi” dedi, “tebşir ettiniz? Bana ihtiyarlık gelip çatmışken, artık beni ne suretle tebşir edersiniz?”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İbrahim «Hayli ilerlemiş yaşıma rağmen mi bana bu müjdeyi veriyorsunuz? O halde neye dayanarak müjde veriyorsunuz?» dedi.

– Seyyid Kutub

İbrahim, "Bana yaşlılık gelip çatmış iken beni mi müjdeliyorsunuz? Bana neyi müjdeliyorsunuz?" dedi.

– Diyanet İşleri

قَالُواْ بَشَّرۡنَٰكَ بِٱلۡحَقِّ فَلَا تَكُن مِّنَ ٱلۡقَٰنِطِينَ ٥٥

“Seni” dediler, “emr-i Hak ile tebşir ettik, onun için ümidi kesenlerden olma”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar dediler ki «Sana bu müjdeyi gerçeğe dayanarak veriyoruz, sakın umutsuzlardan olma.»

– Seyyid Kutub

"Biz sana gerçeği müjdeledik. Sakın ümitsizlerden olma" dediler.

– Diyanet İşleri

قَالَ وَمَن يَقۡنَطُ مِن رَّحۡمَةِ رَبِّهِۦٓ إِلَّا ٱلضَّآلُّونَ ٥٦

“Rabbinin rahmetinden” dedi, “sapkınlardan başka kim ümit keser?”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İbrahim, «sapıklardan başka kim Allah'ın rahmetinden ümit keser» dedi.

– Seyyid Kutub

Dedi ki: "Rabbinin rahmetinden, sapıklardan başka kim ümit keser?"

– Diyanet İşleri

قَالَ فَمَا خَطۡبُكُمۡ أَيُّهَا ٱلۡمُرۡسَلُونَ ٥٧

“Ey mürseller” dedi, “bunu müte‘âkib me’mûriyetiniz nedir?”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İbrahim; «Ey elçiler göreviniz nedir?» dedi.

– Seyyid Kutub

İbrahim, "Ey Elçiler! Göreviniz nedir?" dedi.

– Diyanet İşleri

قَالُوٓاْ إِنَّآ أُرۡسِلۡنَآ إِلَىٰ قَوۡمٖ مُّجۡرِمِينَ ٥٨

“Haberin olsun” dediler, “biz mücrim bir kavme gönderildik

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar dediler ki, «Biz günahkâr bir topluma gönderildik.

– Seyyid Kutub

Şöyle dediler: "Şüphesiz biz suçlu bir millete gönderildik.

– Diyanet İşleri

إِلَّآ ءَالَ لُوطٍ إِنَّا لَمُنَجُّوهُمۡ أَجۡمَعِينَ ٥٩

ancak âl-i Lût müstesnâ; Biz onların hepsini behemehâl kurtaracağız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yalnız Lût'un bağlıları ile ailesi hariç; onların tümünü kurtaracağız.

– Seyyid Kutub

Lût'un ailesi başka (Onlar suçlu değillerdir). Lût'un karısı dışında onların hepsini kurtaracağız. Biz onun geride kalanlardan olmasını takdir ettik."

– Diyanet İşleri

إِلَّا ٱمۡرَأَتَهُۥ قَدَّرۡنَآ إِنَّهَا لَمِنَ ٱلۡغَٰبِرِينَ ٦٠

Ancak karısını takdir ettik, o muhakkak kalacaklardandır”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yalnız Lût'un eşi hariç, onun geride kalanlar arasında olmasını uygun gördük.

– Seyyid Kutub

Lût'un ailesi başka (Onlar suçlu değillerdir). Lût'un karısı dışında onların hepsini kurtaracağız. Biz onun geride kalanlardan olmasını takdir ettik."

– Diyanet İşleri

فَلَمَّا جَآءَ ءَالَ لُوطٍ ٱلۡمُرۡسَلُونَ ٦١

Bunun üzerine vaktâ ki âl-i Lût’a mürseller geldiler,

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bu elçiler Lût'un evine geldiklerinde.

– Seyyid Kutub

Elçiler (melekler) Lût'un ailesine gelince Lût onlara, "Gerçekten siz tanınmayan kimselersiniz" dedi.

– Diyanet İşleri

قَالَ إِنَّكُمۡ قَوۡمٞ مُّنكَرُونَ ٦٢

“siz” dedi, “cidden ürkülecek bir kavimsiniz”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Lût; «Siz benim tanımadığım kimselersiniz» dedi.

– Seyyid Kutub

Elçiler (melekler) Lût'un ailesine gelince Lût onlara, "Gerçekten siz tanınmayan kimselersiniz" dedi.

– Diyanet İşleri

قَالُواْ بَلۡ جِئۡنَٰكَ بِمَا كَانُواْ فِيهِ يَمۡتَرُونَ ٦٣

“Yok” dediler, “biz sana onların şek edip durduklarını getirdik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar dediler ki; «Biz sana soydaşlarının kuşku ile karşıladıkları ilahi azabı haber vermeye geldik.»

– Seyyid Kutub

Dediler ki: "Evet, fakat biz sana (kavminin) şüphe etmekte olduğu azabı getirdik."

– Diyanet İşleri

وَأَتَيۡنَٰكَ بِٱلۡحَقِّ وَإِنَّا لَصَٰدِقُونَ ٦٤

Ve sana emr-i Hak ile geldik, emîn ol biz sâdıklarız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sana gerçeği getirdik, kesinlikle doğru söylüyoruz.

– Seyyid Kutub

"Biz sana gerçeği getirdik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz."

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu