بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَلَآ أُقۡسِمُ بِمَا تُبۡصِرُونَ ٣٨

(37-38) Onu ise günahkârlardan başkası yemez. Artık yok, görür olduğunuza yemin ederim.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَمَا لَا تُبۡصِرُونَ ٣٩

Ve göremez olduğunuza da yemin ederim.

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِنَّهُۥ لَقَوۡلُ رَسُولٖ كَرِيمٖ ٤٠

Şüphe yok ki, o (Kur'an) kerîm olan bir peygamberin (tebliğ ettiği) bir kelâmdır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَمَا هُوَ بِقَوۡلِ شَاعِرٖۚ قَلِيلٗا مَّا تُؤۡمِنُونَ ٤١

Ve o bir şair sözü değildir. Siz pek az şeye inanıyorsunuz.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَلَا بِقَوۡلِ كَاهِنٖۚ قَلِيلٗا مَّا تَذَكَّرُونَ ٤٢

Bir kâhinin sözü de değildir. Ne kadar az düşünüyorsunuz.

– Ömer Nasuhi Bilmen

تَنزِيلٞ مِّن رَّبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ ٤٣

Âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَلَوۡ تَقَوَّلَ عَلَيۡنَا بَعۡضَ ٱلۡأَقَاوِيلِ ٤٤

Eğer o (peygamber bi'lfarz) bâzı lâkırdıları Bize karşı bir iftira olarak söylemiş olsa idi,

– Ömer Nasuhi Bilmen

لَأَخَذۡنَا مِنۡهُ بِٱلۡيَمِينِ ٤٥

(45-46) Elbette ki onu sağ tarafından yakalardık. Sonra O'ndan yürek damarını kesiverirdik.

– Ömer Nasuhi Bilmen

ثُمَّ لَقَطَعۡنَا مِنۡهُ ٱلۡوَتِينَ ٤٦

(45-46) Elbette ki onu sağ tarafından yakalardık. Sonra O'ndan yürek damarını kesiverirdik.

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَمَا مِنكُم مِّنۡ أَحَدٍ عَنۡهُ حَٰجِزِينَ ٤٧

(47-48) Artık sizden bir kimse de yoktur ki, ondan men ediciler olabilsinler. Ve şüphe yok ki, o (Kur'ânı Mübîn) muttakîler için elbette bir mev'izadır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَإِنَّهُۥ لَتَذۡكِرَةٞ لِّلۡمُتَّقِينَ ٤٨

(47-48) Artık sizden bir kimse de yoktur ki, ondan men ediciler olabilsinler. Ve şüphe yok ki, o (Kur'ânı Mübîn) muttakîler için elbette bir mev'izadır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00