089 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَفِرۡعَوۡنَ ذِي ٱلۡأَوۡتَادِ ١٠

(9-10) Vadide kayaları söküp oyan Semûd'e (nasıl yaptı?). Ve pek büyük sabit binalar sahibi olan Fir'avun'a da nasıl yaptı?

– Ömer Nasuhi Bilmen

ٱلَّذِينَ طَغَوۡاْ فِي ٱلۡبِلَٰدِ ١١

(11-12) İşte onlar ki beldelerde azgınlıkta bulunmuşlardı. Oralarda fesadı çoğaltmışlardı.

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَأَكۡثَرُواْ فِيهَا ٱلۡفَسَادَ ١٢

(11-12) İşte onlar ki beldelerde azgınlıkta bulunmuşlardı. Oralarda fesadı çoğaltmışlardı.

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَصَبَّ عَلَيۡهِمۡ رَبُّكَ سَوۡطَ عَذَابٍ ١٣

(13-14) Artık Rabbin de onların üzerlerine bir azap kamçısı saldırdı. Şüphe yok ki, Rabbin görüp gözetmektedir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِنَّ رَبَّكَ لَبِٱلۡمِرۡصَادِ ١٤

(13-14) Artık Rabbin de onların üzerlerine bir azap kamçısı saldırdı. Şüphe yok ki, Rabbin görüp gözetmektedir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَأَمَّا ٱلۡإِنسَٰنُ إِذَا مَا ٱبۡتَلَىٰهُ رَبُّهُۥ فَأَكۡرَمَهُۥ وَنَعَّمَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّيٓ أَكۡرَمَنِ ١٥

Rabbi onu imtihan edip kendisine ikramda bulunsa o vakit der ki: «Rabbim bana ikram etti.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَأَمَّآ إِذَا مَا ٱبۡتَلَىٰهُ فَقَدَرَ عَلَيۡهِ رِزۡقَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّيٓ أَهَٰنَنِ ١٦

Amma onu imtihan edip de rızkını darlaştırdığı vakit de der ki: «Rabbim bana ihanet etti.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

كـَلَّاۖ بَل لَّا تُكۡرِمُونَ ٱلۡيَتِيمَ ١٧

Yok, yok. Belki siz yetime ikram etmezsiniz.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَلَا تَحَٰٓضُّونَ عَلَىٰ طَعَامِ ٱلۡمِسۡكِينِ ١٨

Ve yoksullara yiyecek vermek için birbirinizi teşvikte bulunmazsınız.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَتَأۡكُلُونَ ٱلتُّرَاثَ أَكۡلٗا لَّمّٗا ١٩

Ve miras bırakılan malı şiddetlicesine yersiniz.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَتُحِبُّونَ ٱلۡمَالَ حُبّٗا جَمّٗا ٢٠

Ve malı pek çokça bir sevgi ile seversiniz.

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu