بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

لَوۡ أَرَدۡنَآ أَن نَّتَّخِذَ لَهۡوٗا لَّٱتَّخَذۡنَٰهُ مِن لَّدُنَّآ إِن كُنَّا فَٰعِلِينَ ١٧

Eğer Biz bir eğlence edinmek istese idik elbette onu kendi tarafımızdan edinirdik, eğer yapacak olsa idik.

– Ömer Nasuhi Bilmen

بَلۡ نَقۡذِفُ بِٱلۡحَقِّ عَلَى ٱلۡبَٰطِلِ فَيَدۡمَغُهُۥ فَإِذَا هُوَ زَاهِقٞۚ وَلَكُمُ ٱلۡوَيۡلُ مِمَّا تَصِفُونَ ١٨

Hayır. Biz hakkı bâtılın üzerine atarız da onu parçalar da derhal yok olup gitmiş bulunur ve şiddetli azap olsun size, o tavsif ettiğiniz şeylerden dolayı.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَلَهُۥ مَن فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ وَمَنۡ عِندَهُۥ لَا يَسۡتَكۡبِرُونَ عَنۡ عِبَادَتِهِۦ وَلَا يَسۡتَحۡسِرُونَ ١٩

Ve göklerde ve yerde kim varsa O'nun içindir ve O'nun huzurundakiler, O'na ibadette bulunmaktan asla kibirlenmezler ve yorgunluk da duymazlar.

– Ömer Nasuhi Bilmen

يُسَبِّحُونَ ٱلَّيۡلَ وَٱلنَّهَارَ لَا يَفۡتُرُونَ ٢٠

Gece ve gündüz tesbihte bulunurlar. Asla fütur getirmezler.

– Ömer Nasuhi Bilmen

أَمِ ٱتَّخَذُوٓاْ ءَالِهَةٗ مِّنَ ٱلۡأَرۡضِ هُمۡ يُنشِرُونَ ٢١

Yoksa onlar yerden birtakım tanrılar mı edindiler ki, onlar ölüleri dirilteceklerdir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

لَوۡ كَانَ فِيهِمَآ ءَالِهَةٌ إِلَّا ٱللَّهُ لَفَسَدَتَاۚ فَسُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ رَبِّ ٱلۡعَرۡشِ عَمَّا يَصِفُونَ ٢٢

Eğer o ikisinde (gökler ile yerde) Allah'tan başka ilâhlar olsa idi elbette ikisi de fesada uğramış olurdu. Binaenaleyh Arş'ın rabbi olan Allah Teâlâ, onların vasfettikleri şeylerden münezzehtir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

لَا يُسۡـَٔلُ عَمَّا يَفۡعَلُ وَهُمۡ يُسۡـَٔلُونَ ٢٣

Allah Teâlâ yapacağından sual olunmaz. Onlar ise sual olunur.

– Ömer Nasuhi Bilmen

أَمِ ٱتَّخَذُواْ مِن دُونِهِۦٓ ءَالِهَةٗۖ قُلۡ هَاتُواْ بُرۡهَٰنَكُمۡۖ هَٰذَا ذِكۡرُ مَن مَّعِيَ وَذِكۡرُ مَن قَبۡلِيۚ بَلۡ أَكۡثَرُهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ ٱلۡحَقَّۖ فَهُم مُّعۡرِضُونَ ٢٤

Yoksa O'ndan başka ilâhlar mı edindiler? De ki: «Delillerinizi getiriniz. İşte bu benimle beraber olanların kitabı ve benden evvelkilerin kitabı.» Hayır. Onların çoğu hakkı bilmezler de onun için onlar yüz döndürücülerdir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَمَآ أَرۡسَلۡنَا مِن قَبۡلِكَ مِن رَّسُولٍ إِلَّا نُوحِيٓ إِلَيۡهِ أَنَّهُۥ لَآ إِلَٰهَ إِلَّآ أَنَا۠ فَٱعۡبُدُونِ ٢٥

Ve senden evvel hiçbir peygamber göndermedik ki, illâ ona şöyle vahyetmiştik: «Muhakkak ki, Benden başka ilâh yoktur. Artık Bana ibadet ediniz.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَقَالُواْ ٱتَّخَذَ ٱلرَّحۡمَٰنُ وَلَدٗاۗ سُبۡحَٰنَهُۥۚ بَلۡ عِبَادٞ مُّكۡرَمُونَ ٢٦

Ve dediler ki: «Rahmân evlat ittihaz etti. O bundan münezzehtir.» Hayır, (onlar) ikram olunmuş kullardır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

لَا يَسۡبِقُونَهُۥ بِٱلۡقَوۡلِ وَهُم بِأَمۡرِهِۦ يَعۡمَلُونَ ٢٧

Onlar, söz ile O'na tekaddüm etmiş olmazlar ve onlar O'nun emriyle amelde bulunurlar.

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00