021 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَلَمَّآ أَحَسُّواْ بَأۡسَنَآ إِذَا هُم مِّنۡهَا يَرۡكُضُونَ ١٢

Be’simizi hissettikleri vakit, hemen oradan üzengi tepiyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bu zalimler azabımızın gelip çattığını farkettiklerinde derhal şehirlerinden kaçmaya koyuluyorlardı.

– Seyyid Kutub

Onlar azabımızı hissedince hemen oradan süratle kaçıyorlardı.

– Diyanet İşleri

لَا تَرۡكُضُواْ وَٱرۡجِعُوٓاْ إِلَىٰ مَآ أُتۡرِفۡتُمۡ فِيهِ وَمَسَٰكِنِكُمۡ لَعَلَّكُمۡ تُسۡـَٔلُونَ ١٣

“Yok” dedik, “tepinmeyin, dönün o içinde şımartıldığınız şeylere ve meskenlerinize, ki sorguya çekileceksiniz”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kaçmayınız, sizi baştan çıkaran nimetlere ve evlerinize dönünüz ki, sorguya çekileceksiniz!

– Seyyid Kutub

Onlara, "Kaçmayın, o içinde şımartıldığınız bolluğa ve yurtlarınıza dönün. Çünkü sorulacaksınız" denildi.

– Diyanet İşleri

قَالُواْ يَٰوَيۡلَنَآ إِنَّا كُنَّا ظَٰلِمِينَ ١٤

“Vay bizlere: Bizler cidden zâlimler idik” dediler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Eyvahlar olsun! Biz gerçekten kendimize zulmetmişiz dediler.

– Seyyid Kutub

"Eyvah bizlere! Bizler gerçekten zalim kimseler idik" dediler.

– Diyanet İşleri

فَمَا زَالَت تِّلۡكَ دَعۡوَىٰهُمۡ حَتَّىٰ جَعَلۡنَٰهُمۡ حَصِيدًا خَٰمِدِينَ ١٥

Artık bütün davaları bu oldu kaldı, nihâyet onları öyle yaptık ki biçildiler, söndüler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar böyle vahlanıp dururken biz kendilerini biçilmiş ekinler gibi cansız yere seriverdik.

– Seyyid Kutub

Biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ateş gibi yapıncaya kadar bu feryatları devam etti.

– Diyanet İşleri

وَمَا خَلَقۡنَا ٱلسَّمَآءَ وَٱلۡأَرۡضَ وَمَا بَيۡنَهُمَا لَٰعِبِينَ ١٦

Biz o göğü ve yeri oyunculuk etmek üzere yaratmadık.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Biz göğü, yeri ve ikisi arasındaki varlıkları oyun olsun diye yaratmadık.

– Seyyid Kutub

Biz yeri, göğü ve arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık.

– Diyanet İşleri

لَوۡ أَرَدۡنَآ أَن نَّتَّخِذَ لَهۡوٗا لَّٱتَّخَذۡنَٰهُ مِن لَّدُنَّآ إِن كُنَّا فَٰعِلِينَ ١٧

Eğer bir eğlence ittihaz etmiş olsa idik onu kendi ledünnümüzden ittihaz ederdik, yapacak olsa idik öyle yapardık.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, özümüzden kaynaklanan bir eğlence edinirdik. Yapacak olsak böyle yapardık.

– Seyyid Kutub

Eğer bir eğlence edinmek isteseydik onu kendi katımızdan edinirdik. Yapacak olsaydık böyle yapardık.

– Diyanet İşleri

بَلۡ نَقۡذِفُ بِٱلۡحَقِّ عَلَى ٱلۡبَٰطِلِ فَيَدۡمَغُهُۥ فَإِذَا هُوَ زَاهِقٞۚ وَلَكُمُ ٱلۡوَيۡلُ مِمَّا تَصِفُونَ ١٨

Hayır, Biz hakkı bâtılın tepesine fırlatırız da beynini parçalar, bir de bakarsın o anda mahvolmuştur. Vay sizlere de o ettiğiniz vasıflardan!.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır, biz hakkı (gerçeği), batılın (eğriliğin), başına çarparız da batılın beyni parçalanır ve yok oluverir. Allah'a yakıştırdığınız uygunsuz sıfatlardan ötürü vay gele başınıza!

– Seyyid Kutub

Hayır, biz hakkı batılın üzerine atarız da beynini parçalar. Bir de bakarsın yok olup gitmiş. Allah'a karşı yakıştırdığınız nitelemelerden ötürü yazıklar olsun size!

– Diyanet İşleri

وَلَهُۥ مَن فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ وَمَنۡ عِندَهُۥ لَا يَسۡتَكۡبِرُونَ عَنۡ عِبَادَتِهِۦ وَلَا يَسۡتَحۡسِرُونَ ١٩

Hâlbuki göklerde yerde kim varsa O’nundur, ve O’nun huzûrundakiler O’na ibadetten ne çekinirler ne de yorgunluk duyarlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. O'nun katındakiler hiçbir büyüklük kompleksine kapılmaksızın ve hiç bıkmaksızın O'na ibadet ederler.

– Seyyid Kutub

Göklerde ve yerde kim varsa hep onundur. O'nun katındakiler ne ona ibadetten çekinir (ve büyüklenir) ne de yorgunluk (ve bıkkınlık) duyarlar.

– Diyanet İşleri

يُسَبِّحُونَ ٱلَّيۡلَ وَٱلنَّهَارَ لَا يَفۡتُرُونَ ٢٠

Gece gündüz O’na tesbih ederler, fütur getirmezler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hiç ara vermeksizin, gece gündüz O'nu noksanlıklardan tenzih ederler.

– Seyyid Kutub

Hiç ara vermeksizin gece gündüz tespih ederler.

– Diyanet İşleri

أَمِ ٱتَّخَذُوٓاْ ءَالِهَةٗ مِّنَ ٱلۡأَرۡضِ هُمۡ يُنشِرُونَ ٢١

Yoksa birtakım ilâhlar edindiler de Arz’dan neşri onlar mı yapacaklar?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yoksa müşrikler, ölüleri diriltebilecek yeryüzü kaynaklı ilahlar mı edindiler?

– Seyyid Kutub

Yoksa yerden, ölüleri diriltebilecek bir takım ilahlar mı edindiler?

– Diyanet İşleri

لَوۡ كَانَ فِيهِمَآ ءَالِهَةٌ إِلَّا ٱللَّهُ لَفَسَدَتَاۚ فَسُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ رَبِّ ٱلۡعَرۡشِ عَمَّا يَصِفُونَ ٢٢

Yerde gökte Allah’tan başka ilâhlar olsa idi ikisi de fâsid olmuş gitmişti. Rabbin O Arş’ın Rabbi Allah münezzeh Sübhân’dır onların isnad ettikleri vasıflardan.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Eğer yerde ve gökte Allah'dan başka ilahlar olsaydı yerin ve göğün düzeni altüst olurdu. Arş'ın rabbi olan Allah, o müşriklerin asılsız yakıştırmalarından münezzehtir.

– Seyyid Kutub

Eğer yerde ve gökte Allah'tan başka ilahlar olsaydı kesinlikle ikisinin de düzeni bozulurdu. Demek ki, Arş'ın Rabbi Allah onların nitelemelerinden uzaktır, yücedir.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu