044 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

مَا خَلَقۡنَٰهُمَآ إِلَّا بِٱلۡحَقِّ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ ٣٩

Ancak bunları (iman ve itaatı gerektiren) hak için yarattık; fakat onların, (Mekke kâfirlerinin) çoğu bilmezler.

– Ali Fikri Yavuz

إِنَّ يَوۡمَ ٱلۡفَصۡلِ مِيقَٰتُهُمۡ أَجۡمَعِينَ ٤٠

(Kıyamette haklı ile haksızın ayırd edileceği) o fâsıl günü, (kendilerine azab vaad edilen) bütün insanların azab vaktidir.

– Ali Fikri Yavuz

يَوۡمَ لَا يُغۡنِي مَوۡلًى عَن مَّوۡلٗى شَيۡـٔٗا وَلَا هُمۡ يُنصَرُونَ ٤١

O gün dost, dostdan hiç bir şeyi (azabı) engelliyemez ve kendilerine yardım da olunmaz.

– Ali Fikri Yavuz

إِلَّا مَن رَّحِمَ ٱللَّهُۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ ٤٢

Ancak Allah’ın merhamet ettiği kimseler böyle değil. (Bunlar birbirlerine şefaat eden müminlerdir). Çünkü O Azîz’dir= kâfirlerden intikam alır, Rahîm’dir= müminlere merhamet eder.

– Ali Fikri Yavuz

إِنَّ شَجَرَتَ ٱلزَّقُّومِ ٤٣

Gerçekten (cehennemdeki) o Zakkûm ağacı,

– Ali Fikri Yavuz

طَعَامُ ٱلۡأَثِيمِ ٤٤

Kâfir olanın yemeğidir.

– Ali Fikri Yavuz

كَٱلۡمُهۡلِ يَغۡلِي فِي ٱلۡبُطُونِ ٤٥

Maden tortusu gibi karınlarında kaynar;

– Ali Fikri Yavuz

كَغَلۡيِ ٱلۡحَمِيمِ ٤٦

Kaynar suyun kaynaması gibi...

– Ali Fikri Yavuz

خُذُوهُ فَٱعۡتِلُوهُ إِلَىٰ سَوَآءِ ٱلۡجَحِيمِ ٤٧

(Allah, cehennemdeki vazifeli meleklere o kâfir için şöyle buyurur): Onu yakalayın da sürükleyib cehennemin ortasına atın.

– Ali Fikri Yavuz

ثُمَّ صُبُّواْ فَوۡقَ رَأۡسِهِۦ مِنۡ عَذَابِ ٱلۡحَمِيمِ ٤٨

Sonra da başının üstüne o kaynar su azabından dökün.

– Ali Fikri Yavuz

ذُقۡ إِنَّكَ أَنتَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡكَرِيمُ ٤٩

(Sonra ona şöyle deyin): Tad bakalım, çünkü sen, (zannınca kavminin arasında) çok şerefli ve çok iyi bir kimse idin!...

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu