بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

إِذَا زُلْزِلَتِ ٱلْأَرْضُ زِلْزَالَهَا ﴿١

Yer, kendisine âid şiddetli bir sarsıntı ile zelzeleye uğratıldığı zaman,

— Hasan Basri Çantay

وَأَخْرَجَتِ ٱلْأَرْضُ أَثْقَالَهَا ﴿٢

yer, (bütün) ağırlıklarını (dışarıya fırlatıb) çıkardığı,

— Hasan Basri Çantay

وَقَالَ ٱلْإِنسَٰنُ مَا لَهَا ﴿٣

insan «Buna ne oluyor?» dediği (zaman),

— Hasan Basri Çantay

يَوْمَئِذٍ تُحَدِّثُ أَخْبَارَهَا ﴿٤

O gün (yer) bütün haberlerini anlatacakdır.

— Hasan Basri Çantay

بِأَنَّ رَبَّكَ أَوْحَىٰ لَهَا ﴿٥

Çünkü Rabbi kendisine (o vech ile) vahyetmişdir.

— Hasan Basri Çantay

يَوْمَئِذٍ يَصْدُرُ ٱلنَّاسُ أَشْتَاتًا لِّيُرَوْاْ أَعْمَٰلَهُمْ ﴿٦

O gün insanlar, amelleri (nin karşılığı) kendilerine gösterilmek için, dağınık dönecek (ler) dir!

— Hasan Basri Çantay

فَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُۥ ﴿٧

İşte kim zerre ağırlığınca bir hayır yapıyor (idiy) se onu (n sevabını) görecek,

— Hasan Basri Çantay

وَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُۥ ﴿٨

kim de zerre ağırlığınca şer yapıyor (idiy) se onu (n cezasını) görecek.

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR