بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

كَلَّآ إِنَّ ٱلْإِنسَٰنَ لَيَطْغَىٰٓ ﴿٦

(Okumamakdan) sakın! Çünkü insan muhakkak azar,

— Hasan Basri Çantay

أَن رَّءَاهُ ٱسْتَغْنَىٰٓ ﴿٧

Kendisini (mal sebebiyle) ihtiyacdan vareste gördü diye.

— Hasan Basri Çantay

إِنَّ إِلَىٰ رَبِّكَ ٱلرُّجْعَىٰٓ ﴿٨

(Ey insan) şübhesiz dönüş (ün) ancak Rabbinedir.

— Hasan Basri Çantay

أَرَءَيْتَ ٱلَّذِى يَنْهَىٰ ﴿٩

(9-10) Bir kulu, namaz kılarken, men edecek (adam) gördün mü sen?

— Hasan Basri Çantay

عَبْدًا إِذَا صَلَّىٰٓ ﴿١٠

(9-10) Bir kulu, namaz kılarken, men edecek (adam) gördün mü sen?

— Hasan Basri Çantay

أَرَءَيْتَ إِن كَانَ عَلَى ٱلْهُدَىٰٓ ﴿١١

Gördün mü (şu cür'eti)? Ya o doğru yol üzerinde ise.

— Hasan Basri Çantay

أَوْ أَمَرَ بِٱلتَّقْوَىٰٓ ﴿١٢

Yahud takvayı emretdiyse,

— Hasan Basri Çantay

أَرَءَيْتَ إِن كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰٓ ﴿١٣

gördün mü? Ya (öbürü hakkı) yalan saydı, (îmandan) yüz çevirdi ise...

— Hasan Basri Çantay

أَلَمْ يَعْلَم بِأَنَّ ٱللَّهَ يَرَىٰ ﴿١٤

(O adam) Allahın muhakkak (herşey'i) görüb durduğunu hiç de bitmemiş mi

— Hasan Basri Çantay

كَلَّا لَئِن لَّمْ يَنتَهِ لَنَسْفَعًۢا بِٱلنَّاصِيَةِ ﴿١٥

(Böyle şeylerden) sakınsın o. Eğer (küfründen) vaz geçmezse, andolsun, onu aln (ının saç) ından tutub (cehenneme) sürükleriz,

— Hasan Basri Çantay

نَاصِيَةٍ كَٰذِبَةٍ خَاطِئَةٍ ﴿١٦

(Ya'nî) yalancı, günahkâr aln (ının saç) ından.

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR