بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

أَلَمۡ تَرَ كَيۡفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍ ٦

Görmez misin, Rabbın nasıl yaptı Ad'a?

– İbni Kesir

إِرَمَ ذَاتِ ٱلۡعِمَادِ ٧

Sütunlar sahibi İrem'e?

– İbni Kesir

ٱلَّتِي لَمۡ يُخۡلَقۡ مِثۡلُهَا فِي ٱلۡبِلَٰدِ ٨

Ki o, şehirlerde bir benzeri yaratılmayandı.

– İbni Kesir

وَثَمُودَ ٱلَّذِينَ جَابُواْ ٱلصَّخۡرَ بِٱلۡوَادِ ٩

Dağ yamacında kayaları oyan Semud kavmine?

– İbni Kesir

وَفِرۡعَوۡنَ ذِي ٱلۡأَوۡتَادِ ١٠

Kazıklar sahibi Firavun'a,

– İbni Kesir

ٱلَّذِينَ طَغَوۡاْ فِي ٱلۡبِلَٰدِ ١١

Ki bunlar, memleketlerde azgınlık etmişlerdi.

– İbni Kesir

فَأَكۡثَرُواْ فِيهَا ٱلۡفَسَادَ ١٢

Ve fesadı çoğaltmışlardı.

– İbni Kesir

فَصَبَّ عَلَيۡهِمۡ رَبُّكَ سَوۡطَ عَذَابٍ ١٣

Bu sebeple Rabbın onları, azab kırbacından geçirdi.

– İbni Kesir

إِنَّ رَبَّكَ لَبِٱلۡمِرۡصَادِ ١٤

Doğrusu Rabbın hep gözetlemekteydi.

– İbni Kesir

فَأَمَّا ٱلۡإِنسَٰنُ إِذَا مَا ٱبۡتَلَىٰهُ رَبُّهُۥ فَأَكۡرَمَهُۥ وَنَعَّمَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّيٓ أَكۡرَمَنِ ١٥

Ama insan; Rabbı kendisini deneyip kerem eder ve nimet verirse: Rabbım beni şerefli kıldı, der.

– İbni Kesir

وَأَمَّآ إِذَا مَا ٱبۡتَلَىٰهُ فَقَدَرَ عَلَيۡهِ رِزۡقَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّيٓ أَهَٰنَنِ ١٦

Ama onu denemek üzere rızkını daraltırsa: Rabbım beni fakir düşürdü, der.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu