بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

يَوْمَ تُبْلَى ٱلسَّرَآئِرُ ﴿٩

Bütün sırların yoklanacağı günü hatırla!

— Diyanet İşleri

فَمَا لَهُۥ مِن قُوَّةٍ وَلَا نَاصِرٍ ﴿١٠

(O gün) artık insan için ne bir kuvvet vardır, ne de bir yardımcı.

— Diyanet İşleri

وَٱلسَّمَآءِ ذَاتِ ٱلرَّجْعِ ﴿١١

Yağmurlu göğe andolsun,

— Diyanet İşleri

وَٱلْأَرْضِ ذَاتِ ٱلصَّدْعِ ﴿١٢

Yarık yarık çatlamış yere andolsun.

— Diyanet İşleri

إِنَّهُۥ لَقَوْلٌ فَصْلٌ ﴿١٣

Şüphesiz o Kur’an, hak ile batılı ayırd eden bir sözdür.

— Diyanet İşleri

وَمَا هُوَ بِٱلْهَزْلِ ﴿١٤

O, boş bir söz değildir.

— Diyanet İşleri

إِنَّهُمْ يَكِيدُونَ كَيْدًا ﴿١٥

Şüphesiz onlar bir tuzak kurarlar,

— Diyanet İşleri

وَأَكِيدُ كَيْدًا ﴿١٦

Ben de bir tuzak kurarım.

— Diyanet İşleri

فَمَهِّلِ ٱلْكَٰفِرِينَ أَمْهِلْهُمْ رُوَيْدًۢا ﴿١٧

Artık sen inkârcılara mühlet ver; onlara biraz zaman tanı!

— Diyanet İşleri

AYARLAR