بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

إِنَّهُۥ لَقَوْلٌ فَصْلٌ ﴿١٣

Hakıykaten o (Kur'an) hak ile (baatılı ayırd eden) kat'î bir kelâmdır.

— Hasan Basri Çantay

وَمَا هُوَ بِٱلْهَزْلِ ﴿١٤

O, bir şaka değildir.

— Hasan Basri Çantay

إِنَّهُمْ يَكِيدُونَ كَيْدًا ﴿١٥

Hakıykat, onlar alabildiklerine hileler düzerler.

— Hasan Basri Çantay

وَأَكِيدُ كَيْدًا ﴿١٦

Ben de onların hilelerini (ceza ile) karşılarım.

— Hasan Basri Çantay

فَمَهِّلِ ٱلْكَٰفِرِينَ أَمْهِلْهُمْ رُوَيْدًۢا ﴿١٧

(Habîbim) sen şimdilik o kâfirlere mühlet ver, onları biraz gecikdiriver.

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR