بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

إِنَّهُۥ هُوَ يُبْدِئُ وَيُعِيدُ ﴿١٣

Çünkü o hem mübdî hem muîddir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Önce yaratıp sonra tekrarlayan O'dur, O.

— İbni Kesir

Şüphesiz O, başlangıçta yaratmayı yapar, sonra onu tekrarlar.

— Diyanet İşleri

Çünkü O, ilkin var edenin de, (sonra yeniden diriltib kendisine) döndürecek olanın da ta kendisidir.

— Hasan Basri Çantay

İlk yaratan ve tekrar yaratacak olan da O'dur.

— Seyyid Kutub

وَهُوَ ٱلْغَفُورُ ٱلْوَدُودُ ﴿١٤

Onunla beraber Gafurdur, çok sevgili (vedud) dur.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O; Ğafur'dur, Vedud'dur.

— İbni Kesir

O, çok bağışlayandır, çok sevendir.

— Diyanet İşleri

O, (tevbe' eden mü'minleri) çok yarlığayan, (dostlarını) çok sevendir.

— Hasan Basri Çantay

O, bağışlayan ve sevendir.

— Seyyid Kutub

ذُو ٱلْعَرْشِ ٱلْمَجِيدُ ﴿١٥

Arş’ın sahibi, şanlı (mecîd) dir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Arş'ın sahibidir, Mecid'dir.

— İbni Kesir

Arş’ın sahibidir, şanı yüce olandır.

— Diyanet İşleri

Arşın saahibidir. (Zâtinde de, sıfatlarında da) pek yücedir (büyükdür).

— Hasan Basri Çantay

Arş'ın sahibidir, yücedir.

— Seyyid Kutub

فَعَّالٌ لِّمَا يُرِيدُ ﴿١٦

Dilediğini yapar (fa'alün limâ yürîd) dir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Dilediğini mutlaka yapandır.

— İbni Kesir

Dilediğini mutlaka yapandır.

— Diyanet İşleri

Ne dilerse hakkıyle yapandır.

— Hasan Basri Çantay

İstediğini yapandır.

— Seyyid Kutub

هَلْ أَتَىٰكَ حَدِيثُ ٱلْجُنُودِ ﴿١٧

Geldi ya, sana kıssası o orduların (o cünudun).

— Elmalılı Hamdi Yazır

O orduların haberi haberi, sana geldi mi?

— İbni Kesir

(17-18) Orduların, Firavun ve Semûd’un haberi sana geldi mi?

— Diyanet İşleri

(17-18) Sana (Habîbim) o orduların, Firavn ve Semuudun haberi geldi ya.

— Hasan Basri Çantay

Sana orduların haberi geldi mi?

— Seyyid Kutub

فِرْعَوْنَ وَثَمُودَ ﴿١٨

Firavun’un ve Semud’un.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Firavun ve Semud'un.

— İbni Kesir

(17-18) Orduların, Firavun ve Semûd’un haberi sana geldi mi?

— Diyanet İşleri

(17-18) Sana (Habîbim) o orduların, Firavn ve Semuudun haberi geldi ya.

— Hasan Basri Çantay

Firavun ve Semud'a ait orduların.

— Seyyid Kutub

بَلِ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ فِى تَكْذِيبٍ ﴿١٩

Fakat o küfredenler hâlâ bir tekzibe.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu küfredenler, yalanlamadadırlar.

— İbni Kesir

Hayır, inkâr edenler, hâlâ yalanlamaktadırlar.

— Diyanet İşleri

Hayır, o küfredenler (haalâ) tekzîbdedirler.

— Hasan Basri Çantay

Doğrusu kâfirler bir yalanlama içindedirler.

— Seyyid Kutub

وَٱللَّهُ مِن وَرَآئِهِم مُّحِيطٌۢ ﴿٢٠

Halbuki Allah arkalarından kuşatmış.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Allah ise onları arkadan kuşatandır.

— İbni Kesir

Oysa Allah, onları arkalarından kuşatmıştır.

— Diyanet İşleri

Halbuki Allah, arkalarından (onları) kuşatıcıdır.

— Hasan Basri Çantay

Halbuki Allah onları artlarından kuşatmıştır.

— Seyyid Kutub

بَلْ هُوَ قُرْءَانٌ مَّجِيدٌ ﴿٢١

Fakat o şanlı bir Kur'an’dır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu o; şanlı bir Kur'an'dır.

— İbni Kesir

Hayır, o (yalanlamakta oldukları kitap) şanı yüce bir Kur’an’dır.

— Diyanet İşleri

Daha doğrusu (kâfirlerin tekzîb etdikleri) o (kitâb) çok şerefli bir Kur'andır,

— Hasan Basri Çantay

Aksine, o şerefli bir Kur'an'dır.

— Seyyid Kutub

فِى لَوْحٍ مَّحْفُوظٍۭ ﴿٢٢

Bir Levh-i mahfuzda.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Levh-i Mahfuz'dadır.

— İbni Kesir

O, korunmuş bir levhada (Levh-i Mahfuz’da)dır.

— Diyanet İşleri

Ki mahfuuz bir levhadadır (o).

— Hasan Basri Çantay

Korunan bir levhada (Levh-i Mahfuz'da)'dır.

— Seyyid Kutub

AYARLAR