بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا سِجِّينٌ ﴿٨

Siccin'in ne olduğunu sen nereden bileceksin?

— İbni Kesir

كِتَٰبٌ مَّرْقُومٌ ﴿٩

Yazılmış bir kitabtır.

— İbni Kesir

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿١٠

Vay haline o gün, yalanlayanların.

— İbni Kesir

ٱلَّذِينَ يُكَذِّبُونَ بِيَوْمِ ٱلدِّينِ ﴿١١

Onlar ki; din gününü yalanlarlar.

— İbni Kesir

وَمَا يُكَذِّبُ بِهِۦٓ إِلَّا كُلُّ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ ﴿١٢

Halbuki onu, azgın günahkardan başka kimse yalanlamaz.

— İbni Kesir

إِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِ ءَايَٰتُنَا قَالَ أَسَٰطِيرُ ٱلْأَوَّلِينَ ﴿١٣

Ona ayetlerimiz okunduğunda; öncekilerin masalları, der.

— İbni Kesir

كَلَّاۖ بَلْۜ رَانَ عَلَىٰ قُلُوبِهِم مَّا كَانُواْ يَكْسِبُونَ ﴿١٤

Hayır; onların kazandıkları, kalblerini paslandırıp körletmiştir.

— İbni Kesir

كَلَّآ إِنَّهُمْ عَن رَّبِّهِمْ يَوْمَئِذٍ لَّمَحْجُوبُونَ ﴿١٥

Hayır doğrusu onlar, o gün Rabblarından kesinlikle mahrumdurlar.

— İbni Kesir

ثُمَّ إِنَّهُمْ لَصَالُواْ ٱلْجَحِيمِ ﴿١٦

Sonra onlar, muhakkak cehenneme yuvarlanacaklardır.

— İbni Kesir

ثُمَّ يُقَالُ هَٰذَا ٱلَّذِى كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ ﴿١٧

Sonra da onlara; yalanlayıp durduğunuz işte budur, denilecektir.

— İbni Kesir

كَلَّآ إِنَّ كِتَٰبَ ٱلْأَبْرَارِ لَفِى عِلِّيِّينَ ﴿١٨

Doğrusu iyilerin kitabı, İlliyyin'dedir.

— İbni Kesir

AYARLAR