بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

يَٰٓأَيُّهَا ٱلۡإِنسَٰنُ مَا غَرَّكَ بِرَبِّكَ ٱلۡكَرِيمِ ٦

Ey insan! Ne mağrur etti seni o kerîm Rabb’ine?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ey insan; keremi bol Rabbına karşı seni ne aldattı?

– İbni Kesir

(6-8) Ey insan! Seni yaratan, şekillendirip ölçülü yapan, dilediği bir biçimde seni oluşturan cömert Rabbine karşı seni ne aldattı?

– Diyanet İşleri

Ey insan, O (lütf-ü) keremi bol Rabbine karşı seni aldatan ne?

– Hasan Basri Çantay

Ey insan! Seni engin kerem sahibi Rabbine, karşı aldatan nedir?

– Seyyid Kutub

ٱلَّذِي خَلَقَكَ فَسَوَّىٰكَ فَعَدَلَكَ ٧

Ki seni yarattı, düzenine koydu, tenasüb ve itidal verdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O ki; seni yaratmış, sana şekil vermiş ve düzeltmiştir.

– İbni Kesir

(6-8) Ey insan! Seni yaratan, şekillendirip ölçülü yapan, dilediği bir biçimde seni oluşturan cömert Rabbine karşı seni ne aldattı?

– Diyanet İşleri

(O Rabbine karşı) ki seni yaratan, sana (şu) salim uzuvlar (ı) veren, (onları birbirleriyle denk yapmak suretiyle) sana şu nizaam ve i'tidâli bahşedendir O.

– Hasan Basri Çantay

O, seni yaratan, belini doğrultan ve seni dengeli kılan.

– Seyyid Kutub

فِيٓ أَيِّ صُورَةٖ مَّا شَآءَ رَكَّبَكَ ٨

Dilediği her hangi bir surette terkîb etti.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Seni istediği şekilde terkib etmiştir.

– İbni Kesir

(6-8) Ey insan! Seni yaratan, şekillendirip ölçülü yapan, dilediği bir biçimde seni oluşturan cömert Rabbine karşı seni ne aldattı?

– Diyanet İşleri

Seni dilediği herhangi bir suretde terkîb edendir O.

– Hasan Basri Çantay

Dilediği biçimde sana şekil veren Rabbine.

– Seyyid Kutub

كـَلَّا بَلۡ تُكَذِّبُونَ بِٱلدِّينِ ٩

Hayır hayır, doğrusu siz dîni tekzîb ediyor, cezaya inanmıyorsunuz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır; bilakis siz, dini yalan sayıyorsunuz.

– İbni Kesir

Hayır, hayır! Siz hesap ve cezayı yalanlıyorsunuz.

– Diyanet İşleri

Hayır (siz Allahın keremine de mağrur olmuyorsunuz). Bil'akis dîni yalan sayıyorsunuz.

– Hasan Basri Çantay

Hayır! Aksine siz dini yalanlıyorsunuz.

– Seyyid Kutub

وَإِنَّ عَلَيۡكُمۡ لَحَٰفِظِينَ ١٠

Halbuki üzerinizde hâfızlar var.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Halbuki sizin üzerinizde koruyucular vardır.

– İbni Kesir

(10-11) Hâlbuki üzerinizde muhakkak bekçiler, değerli yazıcılar vardır.

– Diyanet İşleri

Halbuki sizin üstünüzde hakıykî bekçiler,

– Hasan Basri Çantay

Şüphesiz başınızda bekçiler vardır.

– Seyyid Kutub

كِرَامٗا كَٰتِبِينَ ١١

Kiram kâtibler var.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Çok şerefli yazıcılar.

– İbni Kesir

(10-11) Hâlbuki üzerinizde muhakkak bekçiler, değerli yazıcılar vardır.

– Diyanet İşleri

(Allah indinde) çok şerefli yazıcılar vardır,

– Hasan Basri Çantay

Şerefli katipler.

– Seyyid Kutub

يَعۡلَمُونَ مَا تَفۡعَلُونَ ١٢

Her ne yaparsanız biliyorlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ne yaptığınızı bilirler.

– İbni Kesir

Onlar yapmakta olduklarınızı bilirler.

– Diyanet İşleri

Ki onlar ne yapıyorsanız bilirler.

– Hasan Basri Çantay

Yaptıklarınızı bilirler.

– Seyyid Kutub

إِنَّ ٱلۡأَبۡرَارَ لَفِي نَعِيمٖ ١٣

Şüphesiz ki iyiler naîm içindedir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şüphesiz ki iyiler; Cennettedirler.

– İbni Kesir

Şüphesiz, iyiler Naîm cennetindedirler.

– Diyanet İşleri

İyiler, hiç şübhesiz Naıym (cennetin) de,

– Hasan Basri Çantay

Şüphesiz iyiler cennettedirler.

– Seyyid Kutub

وَإِنَّ ٱلۡفُجَّارَ لَفِي جَحِيمٖ ١٤

Ve şüphesiz ki fâcirler Cahîm içindedirler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve şüphesiz ki, kötüler de alevli ateştedirler.

– İbni Kesir

Şüphesiz, günahkârlar da cehennemdedirler.

– Diyanet İşleri

Kötüler ise muhakkak alevli ateşdedirler.

– Hasan Basri Çantay

Kötüler de cehennemdedirler.

– Seyyid Kutub

يَصۡلَوۡنَهَا يَوۡمَ ٱلدِّينِ ١٥

Din günü ona yaslanacaklardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Din günü oraya girerler.

– İbni Kesir

Hesap ve ceza günü oraya gireceklerdir.

– Diyanet İşleri

Dîn (ceza) günü oraya gireceklerdir.

– Hasan Basri Çantay

Din günü oraya sürülürler.

– Seyyid Kutub

وَمَا هُمۡ عَنۡهَا بِغَآئِبِينَ ١٦

Ve ondan gâib olmayacaklardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve orada kaybolacak değildirler.

– İbni Kesir

Onlar oradan kaybolup kurtulacak da değillerdir.

– Diyanet İşleri

Ve onlar bundan ayrılanlar da değildir.

– Hasan Basri Çantay

Oradan bir daha çıkamazlar.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu