بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّهُۥ يَزَّكَّىٰٓ ﴿٣

(Ey Muhammed!) Ne bilirsin, belki de o arınacak,

— Diyanet İşleri

أَوْ يَذَّكَّرُ فَتَنفَعَهُ ٱلذِّكْرَىٰٓ ﴿٤

Yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecek.

— Diyanet İşleri

أَمَّا مَنِ ٱسْتَغْنَىٰ ﴿٥

Kendini muhtaç hissetmeyene gelince;

— Diyanet İşleri

فَأَنتَ لَهُۥ تَصَدَّىٰ ﴿٦

Sen, ona yöneliyorsun.

— Diyanet İşleri

وَمَا عَلَيْكَ أَلَّا يَزَّكَّىٰ ﴿٧

(İstemiyorsa) onun arınmamasından sana ne!

— Diyanet İşleri

وَأَمَّا مَن جَآءَكَ يَسْعَىٰ ﴿٨

(8-10) Allah’a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun.

— Diyanet İşleri

وَهُوَ يَخْشَىٰ ﴿٩

(8-10) Allah’a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun.

— Diyanet İşleri

فَأَنتَ عَنْهُ تَلَهَّىٰ ﴿١٠

(8-10) Allah’a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun.

— Diyanet İşleri

كَلَّآ إِنَّهَا تَذْكِرَةٌ ﴿١١

Hayır, böyle yapma! Çünkü bu (Kur’an) bir öğüttür.

— Diyanet İşleri

فَمَن شَآءَ ذَكَرَهُۥ ﴿١٢

Dileyen ondan öğüt alır.

— Diyanet İşleri

فِى صُحُفٍ مُّكَرَّمَةٍ ﴿١٣

(13-16) O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.

— Diyanet İşleri

AYARLAR