بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

ثُمَّ ٱلسَّبِيلَ يَسَّرَهُۥ ٢٠

Sonra ona yolunu kolaylattı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra ona tutacağı yolu kolaylaştırmış.

– İbni Kesir

Sonra ona yolu kolaylaştırdı.

– Diyanet İşleri

Sonra onun yolu (nu) kolaylaşdırdık

– Hasan Basri Çantay

Sonra ona yolu kolaylaştırmıştır.

– Seyyid Kutub

ثُمَّ أَمَاتَهُۥ فَأَقۡبَرَهُۥ ٢١

Sonra onu öldürdü de kabre gömdürdü.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra da onu öldürdü, kabre koydu.

– İbni Kesir

Sonra onu öldürdü ve kabre koydu.

– Diyanet İşleri

Sonra onu öldürüb kabre sokdu.

– Hasan Basri Çantay

Sonra onu öldürdü, kabre koydurdu.

– Seyyid Kutub

ثُمَّ إِذَا شَآءَ أَنشَرَهُۥ ٢٢

Sonra dilediği vakit ona nüşur verecek.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra dilediğinde onu tekrar çıkaracak.

– İbni Kesir

Sonra, dilediği vakit onu diriltir.

– Diyanet İşleri

Daha sonra, dilediği zaman da onu tekrar diriltecek.

– Hasan Basri Çantay

Sonra dilediği zaman onu yeniden diriltti.

– Seyyid Kutub

كـَلَّا لَمَّا يَقۡضِ مَآ أَمَرَهُۥ ٢٣

Hayır hayır, doğrusu o hiç onun emrini tam eda etmedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır; Allah'ın emrettiğini yerine getirmemiştir.

– İbni Kesir

Hayır, hayır o, Allah’ın kendisine emrettiğini yerine getirmedi. (İman etmedi.)

– Diyanet İşleri

Gerçek (o insan, Allahın) emretdiği şeyleri yerine getirmemişdir.

– Hasan Basri Çantay

Hayır, insan hala Allah'ın kendisine emrettiğini yapmadı.

– Seyyid Kutub

فَلۡيَنظُرِ ٱلۡإِنسَٰنُ إِلَىٰ طَعَامِهِۦٓ ٢٤

Bir de insan taamına baksın.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Öyle ya insan yiyeceğine bir baksın.

– İbni Kesir

Her şeyden önce insan, yediği yemeğine bir baksın!

– Diyanet İşleri

Öyle ya, o insan (bir kerre) yediğine baksın.

– Hasan Basri Çantay

İnsan yiyeceğine bir baksın.

– Seyyid Kutub

أَنَّا صَبَبۡنَا ٱلۡمَآءَ صَبّٗا ٢٥

Biz o suyu bir döküş dökmekteyiz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu Biz; o suyu, bol bol indirdik.

– İbni Kesir

Gerçekten biz, yağmuru bol bol yağdırdık.

– Diyanet İşleri

Hakıykat biz, o suyu (yağmuru) bol bol dökdük.

– Hasan Basri Çantay

O suyu döktükçe döktük.

– Seyyid Kutub

ثُمَّ شَقَقۡنَا ٱلۡأَرۡضَ شَقّٗا ٢٦

Sonra o arzı bir yarış yarmaktayız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra toprağı iyiden iyiye yardık.

– İbni Kesir

Sonra toprağı, iyiden iyiye yardık!

– Diyanet İşleri

Sonra toprağı iyiden iyi yardık.

– Hasan Basri Çantay

Sonra toprağı güzelce yardık.

– Seyyid Kutub

فَأَنۢبَتۡنَا فِيهَا حَبّٗا ٢٧

Bu suretle onda daneler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Böylece orada tane bitirdik.

– İbni Kesir

(27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.

– Diyanet İşleri

Bu suretle onda dâne (ler) bitirdik,

– Hasan Basri Çantay

Orada bitirdik, taneleri.

– Seyyid Kutub

وَعِنَبٗا وَقَضۡبٗا ٢٨

Üzümler, yoncalar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Üzüm ve yonca,

– İbni Kesir

(27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.

– Diyanet İşleri

Üzüm (ler), yonca (lar),

– Hasan Basri Çantay

Üzümler, yoncalar,

– Seyyid Kutub

وَزَيۡتُونٗا وَنَخۡلٗا ٢٩

Zeytinlikler hurmalıklar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Zeytin ve hurma,

– İbni Kesir

(27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.

– Diyanet İşleri

Zeytinlik (ler), hurmalık (lar),

– Hasan Basri Çantay

Zeytinler, hurmalar.

– Seyyid Kutub

وَحَدَآئِقَ غُلۡبٗا ٣٠

Âfâka ser çekmiş dilber bağçeler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sık ve bol ağaçlı bahçeler.

– İbni Kesir

(27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.

– Diyanet İşleri

Sık ve bol ağaçlı (diğer) bahçeler,

– Hasan Basri Çantay

İri ve sık ağaçlı bahçeler.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu