بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

مِنْ أَىِّ شَىْءٍ خَلَقَهُۥ ﴿١٨

Allah, onu hangi şeyden yarattı?

— Diyanet İşleri

مِن نُّطْفَةٍ خَلَقَهُۥ فَقَدَّرَهُۥ ﴿١٩

Az bir sudan (meniden). Onu yarattı ve ona ölçülü bir şekil verdi.

— Diyanet İşleri

ثُمَّ ٱلسَّبِيلَ يَسَّرَهُۥ ﴿٢٠

Sonra ona yolu kolaylaştırdı.

— Diyanet İşleri

ثُمَّ أَمَاتَهُۥ فَأَقْبَرَهُۥ ﴿٢١

Sonra onu öldürdü ve kabre koydu.

— Diyanet İşleri

ثُمَّ إِذَا شَآءَ أَنشَرَهُۥ ﴿٢٢

Sonra, dilediği vakit onu diriltir.

— Diyanet İşleri

كَلَّا لَمَّا يَقْضِ مَآ أَمَرَهُۥ ﴿٢٣

Hayır, hayır o, Allah’ın kendisine emrettiğini yerine getirmedi. (İman etmedi.)

— Diyanet İşleri

فَلْيَنظُرِ ٱلْإِنسَٰنُ إِلَىٰ طَعَامِهِۦٓ ﴿٢٤

Her şeyden önce insan, yediği yemeğine bir baksın!

— Diyanet İşleri

أَنَّا صَبَبْنَا ٱلْمَآءَ صَبًّا ﴿٢٥

Gerçekten biz, yağmuru bol bol yağdırdık.

— Diyanet İşleri

ثُمَّ شَقَقْنَا ٱلْأَرْضَ شَقًّا ﴿٢٦

Sonra toprağı, iyiden iyiye yardık!

— Diyanet İşleri

فَأَنۢبَتْنَا فِيهَا حَبًّا ﴿٢٧

(27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.

— Diyanet İşleri

وَعِنَبًا وَقَضْبًا ﴿٢٨

(27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.

— Diyanet İşleri

AYARLAR