بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

بِأَيۡدِي سَفَرَةٖ ١٥

Sefere ellerinde.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Katiblerin elleriyle.

– İbni Kesir

(13-16) O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.

– Diyanet İşleri

(15-16) Kıymetli, sevgili, takva saahibi kâtiblerin elleriyle (yazılmışdır).

– Hasan Basri Çantay

Taşıyıcıların ellerindedirler.

– Seyyid Kutub

كِرَامِۭ بَرَرَةٖ ١٦

Kiramı berabere.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kıymetli, saygıdeğer.

– İbni Kesir

(13-16) O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.

– Diyanet İşleri

(15-16) Kıymetli, sevgili, takva saahibi kâtiblerin elleriyle (yazılmışdır).

– Hasan Basri Çantay

(Allah'a göre) değerli ve çok iyi (yazıcı ve taşıyıcıların).

– Seyyid Kutub

قُتِلَ ٱلۡإِنسَٰنُ مَآ أَكۡفَرَهُۥ ١٧

O kahrolası insan ne nankör şey.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Canı çıksın o insanın. Ne de nankördür o.

– İbni Kesir

Kahrolası (inkârcı) insan! Ne nankördür o!

– Diyanet İşleri

O kahredilesi insan, ne nankördür o!

– Hasan Basri Çantay

Kahrolası insan ne kadar da nankördür.

– Seyyid Kutub

مِنۡ أَيِّ شَيۡءٍ خَلَقَهُۥ ١٨

O yaratan onu hangi şeyden yarattı?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Neden yaratmış onu?

– İbni Kesir

Allah, onu hangi şeyden yarattı?

– Diyanet İşleri

Onu (yaratan) hangi şeyden yaratdı?

– Hasan Basri Çantay

Allah onu hangi şeyden yarattı.

– Seyyid Kutub

مِن نُّطۡفَةٍ خَلَقَهُۥ فَقَدَّرَهُۥ ١٩

Bir nutfeden, yarattı da onu biçimine koydu.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Meniden yarattı onu da, takdir etti.

– İbni Kesir

Az bir sudan (meniden). Onu yarattı ve ona ölçülü bir şekil verdi.

– Diyanet İşleri

Bir damla sudan yaratdı da onu biçimine koydu.

– Hasan Basri Çantay

Nutfe (sperm)den. Onu yarattı ve ona biçim verdi.

– Seyyid Kutub

ثُمَّ ٱلسَّبِيلَ يَسَّرَهُۥ ٢٠

Sonra ona yolunu kolaylattı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra ona tutacağı yolu kolaylaştırmış.

– İbni Kesir

Sonra ona yolu kolaylaştırdı.

– Diyanet İşleri

Sonra onun yolu (nu) kolaylaşdırdık

– Hasan Basri Çantay

Sonra ona yolu kolaylaştırmıştır.

– Seyyid Kutub

ثُمَّ أَمَاتَهُۥ فَأَقۡبَرَهُۥ ٢١

Sonra onu öldürdü de kabre gömdürdü.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra da onu öldürdü, kabre koydu.

– İbni Kesir

Sonra onu öldürdü ve kabre koydu.

– Diyanet İşleri

Sonra onu öldürüb kabre sokdu.

– Hasan Basri Çantay

Sonra onu öldürdü, kabre koydurdu.

– Seyyid Kutub

ثُمَّ إِذَا شَآءَ أَنشَرَهُۥ ٢٢

Sonra dilediği vakit ona nüşur verecek.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra dilediğinde onu tekrar çıkaracak.

– İbni Kesir

Sonra, dilediği vakit onu diriltir.

– Diyanet İşleri

Daha sonra, dilediği zaman da onu tekrar diriltecek.

– Hasan Basri Çantay

Sonra dilediği zaman onu yeniden diriltti.

– Seyyid Kutub

كـَلَّا لَمَّا يَقۡضِ مَآ أَمَرَهُۥ ٢٣

Hayır hayır, doğrusu o hiç onun emrini tam eda etmedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır; Allah'ın emrettiğini yerine getirmemiştir.

– İbni Kesir

Hayır, hayır o, Allah’ın kendisine emrettiğini yerine getirmedi. (İman etmedi.)

– Diyanet İşleri

Gerçek (o insan, Allahın) emretdiği şeyleri yerine getirmemişdir.

– Hasan Basri Çantay

Hayır, insan hala Allah'ın kendisine emrettiğini yapmadı.

– Seyyid Kutub

فَلۡيَنظُرِ ٱلۡإِنسَٰنُ إِلَىٰ طَعَامِهِۦٓ ٢٤

Bir de insan taamına baksın.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Öyle ya insan yiyeceğine bir baksın.

– İbni Kesir

Her şeyden önce insan, yediği yemeğine bir baksın!

– Diyanet İşleri

Öyle ya, o insan (bir kerre) yediğine baksın.

– Hasan Basri Çantay

İnsan yiyeceğine bir baksın.

– Seyyid Kutub

أَنَّا صَبَبۡنَا ٱلۡمَآءَ صَبّٗا ٢٥

Biz o suyu bir döküş dökmekteyiz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu Biz; o suyu, bol bol indirdik.

– İbni Kesir

Gerçekten biz, yağmuru bol bol yağdırdık.

– Diyanet İşleri

Hakıykat biz, o suyu (yağmuru) bol bol dökdük.

– Hasan Basri Çantay

O suyu döktükçe döktük.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu