بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌ ﴿٨

O gün kalpler titrer.

— Seyyid Kutub

أَبْصَٰرُهَا خَٰشِعَةٌ ﴿٩

Gözler korkudan aşağı kayar.

— Seyyid Kutub

يَقُولُونَ أَءِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِى ٱلْحَافِرَةِ ﴿١٠

Diyorlar ki: «Biz yine eski halimize döndürülecek miyiz?

— Seyyid Kutub

أَءِذَا كُنَّا عِظَٰمًا نَّخِرَةً ﴿١١

Biz çürümüş kemikler olduktan sonra ha?

— Seyyid Kutub

قَالُواْ تِلْكَ إِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌ ﴿١٢

Öyle ise bu, ziyanlı bir dönüştür» dediler.

— Seyyid Kutub

فَإِنَّمَا هِىَ زَجْرَةٌ وَٰحِدَةٌ ﴿١٣

Doğrusu bir tek çığlık yetecektir.

— Seyyid Kutub

فَإِذَا هُم بِٱلسَّاهِرَةِ ﴿١٤

Hepsi hemen bir düzlüğe dökülecektir.

— Seyyid Kutub

هَلْ أَتَىٰكَ حَدِيثُ مُوسَىٰٓ ﴿١٥

Musa'nın haberi sana geldi mi?

— Seyyid Kutub

إِذْ نَادَىٰهُ رَبُّهُۥ بِٱلْوَادِ ٱلْمُقَدَّسِ طُوًى ﴿١٦

Tuva'da, kutsal bir vadide, Rabbi ona şöyle hitab etmişti:

— Seyyid Kutub

ٱذْهَبْ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ إِنَّهُۥ طَغَىٰ ﴿١٧

Firavuna git çünkü o azdı.

— Seyyid Kutub

فَقُلْ هَل لَّكَ إِلَىٰٓ أَن تَزَكَّىٰ ﴿١٨

Ona de ki: «Arınmağa niyetin var mı?

— Seyyid Kutub

AYARLAR