بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

تَتْبَعُهَا ٱلرَّادِفَةُ ﴿٧

Ve peşinden bie başkası gelir.

— İbni Kesir

قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌ ﴿٨

O gün kalbler titrer,

— İbni Kesir

أَبْصَٰرُهَا خَٰشِعَةٌ ﴿٩

Gözler yere döner.

— İbni Kesir

يَقُولُونَ أَءِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِى ٱلْحَافِرَةِ ﴿١٠

Biz, eski halimize mi döndürüleceğiz? derler.

— İbni Kesir

أَءِذَا كُنَّا عِظَٰمًا نَّخِرَةً ﴿١١

Ufalanmış kemikler olduğumuz vakit mi?

— İbni Kesir

قَالُواْ تِلْكَ إِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌ ﴿١٢

O takdirde bu, zararlı bir dönüştür, derler.

— İbni Kesir

فَإِنَّمَا هِىَ زَجْرَةٌ وَٰحِدَةٌ ﴿١٣

Doğrusu o, bir tek çığlıktır.

— İbni Kesir

فَإِذَا هُم بِٱلسَّاهِرَةِ ﴿١٤

Ki o zaman, hepsi toprağın yüzüne dökülecektir.

— İbni Kesir

هَلْ أَتَىٰكَ حَدِيثُ مُوسَىٰٓ ﴿١٥

Musa'nın haberi geldi mi sana?

— İbni Kesir

إِذْ نَادَىٰهُ رَبُّهُۥ بِٱلْوَادِ ٱلْمُقَدَّسِ طُوًى ﴿١٦

Hani Rabbı ona; mukaddes vadide, Tuva'da şöyle seslenmişti:

— İbni Kesir

ٱذْهَبْ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ إِنَّهُۥ طَغَىٰ ﴿١٧

Firavun'a git; çünkü o, çok azmıştır.

— İbni Kesir

AYARLAR